Bir fincan acı kahvenin 40 yıl hatırı varmış, bir harf için de aynısı söylenmiş ya, öğreten varsa 40 yıl köleliğe dair... Henüz bir bardak çay için verilecek bir 40 yıl yok, zaten istatistiklere göre çayın da Türkiye’de 25 yıllık ömrü kaldı. Çünkü; ülkemizde yaklaşık 1 milyon kişinin geçimkaynağı olan çay, iklim değişikliğinin yanı sıra, tarımsal ilaçların ve gübrelerin bilinçsiz kullanımı gibi nedenlerle tehdit altında. Ve işin özeti: Çoğu çiftçi çay bitkisinin ömrünü nasıl uzatacağını bilemediğinden, çaylıklarımız azalıyor. Peki ne yapmalı? Yanıtlarını almak için yaylaya çıkıyoruz. Türkiye’nin en yeşil, yılın 200 günü yağmur alan bölgesi Ayder Yaylası’nda, şansa güneş tepemizde. Yayla serin olur sanırsınız; değil. Buralar böyleyse besbelli memleket yanıyor. İstanbul’dan kalkıp önce Trabzon’a, oradan Rize’ye ve Ayder’e kadar gelmemizin sebebi, harareti alacak bir bardak çayın öyküsünü dinlemek... Unilever, “Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi”yle Türk çayının geleceğini korumak için çıktığı yolun hikâyesini paylaşmak istiyor.




Bir asır yaşayabilir...


Yıllar içinde yapılan çalışmalar gösteriyor ki; çay bitkisi kendi haline bırakıldığında uzun yıllar yaşayabiliyor. Ancak ekonomik bir verim alındığında; yaklaşık 100 yıl içinde bitkinin ekonomik ömrünü doldurduğu ve verim düşüşü yaşayıp artık ekonomik bir değer taşıyamayacak duruma geldiği gözlemlenmiş. Yetiştiği iklime, bakım ve tarım uygulama koşullarına göre bitkinin ömrü 100 yılı aşabilir veya verim kaybı çok daha erken başlayabilir. Bahsedilen 100 yıl, genel olarak gözlemlenen bir süre.




Kaçaklar'a kafes kurulmasın!


Bizimle bu seyahate çıkanlardan biri de Rainforest Alliance (Yağmur Ormanları Birliği) Yönetim Kurulu Üyesi Kenyalı AnnemiekeWijn. Bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olan Rainforest Alliance, çevresel etkileri azaltmak, toplumsal ve ekonomik faydaları artırmak üzere, geçimleri toprağa bağlı olan bireyler, topluluklar ve şirketlerle işbirliği yapıyor. Kuruluş, 20 yıldır ormanlar için belirlenen standartlara bakıyor ve sertifika veriyor. Wijn, Kaçkarlar’ın yağmur ormanlarının tamkarşılığı olduğunu anlatırken, Karadeniz’in ormanları ve buradaki nüfusun beraber yaşayabileceği konusunda iyimser... Ben değilim. En azından, Ayder’e bugün bir tabelacı açan köşeyi döner. Zira her yer inşaat. AmaWijn’e göre, korumak için Kaçkarlar’a kafes kurup kapatmanın anlamı yok. “Hemiçinde durup hemkorumak mümkün” diyor. Kuruluşun Unilever’le işbirliği 2011’de başlamış ve hedef bu kuruluşunmeşhur kurbağalı sertifikasını almak, ama bunun için hem ekonomik hemsosyal alanlarda projeler geliştirmek gerek... Lipton’cular da çaylıklardaki 150 bin kadına meme, rahimağzı kanseri vs. taraması yapıyor. Gezinin sonunda çay hasadı var. Dünyanın bazı çay bölgelerinde 12 ayda 20 kez çay hasadı yapılabilirken, bizde hasat 3 kez. Dolayısıyla bu vakitlerden birine denk gelmek büyük şans, zira Çarşamba’yı sel aldımı o sel bazen 1 hafta, bazen 1 ay sürüyor. Elimizde çaymakasları, dikkatle kesiyoruz yaprakları. Çay yaprağı daha kesilirken kokusunu avuçlarınıza veriyor. Yeşil çaylar, kokulu çaylar ve hatta organik çaylar üzerlerine alınmasın ama siyah çayın yaprağı bambaşka kokuyor. Her gün Türkiye’de 100 kişiden 96’sı bir bardak çay içmeden güne başlamıyor. Sırf bu 96 kişi için bir bardak çayın 25 yıl sonra da demlenmesi gerekiyor!




Hazırlayan: Elif Key





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.