İfade edilmeyen öfke hasta ediyor

Çocuklu hayatta insan kendiyle ilgili çok şey öğreniyor. Ona yetebilmek, ona rehber olabilmek adına çalıştıkça kendi arızalarını da daha net görmeye başlıyor. Son zamanlarda bir kitap okuyorum “Breaking Free from the Victim Trap” - “Kurban Psikolojisinden Kurtulmak". Birçok insanın ailesinden öğrendiği, bilinçsizce uyguladığı bir davranış modelinden bahsediyor. Kurban modeli denen bu davranış birçok bağımlılığın (sigara, alkol, seks, alışveriş, aşırı yeme vs.) yanı sıra kişilerarası doğru yürümeyen ilişkilerin de temeli olarak görülüyor…




Kitabın yazarı Diane Zimberhoff adında bir hipnoterapist; çoğunlukla yeme bozuklukları alanında hipnozla tedavi yapan bir uzman. Zimberhoff’a göre birçok hastalığın ortaya çıkma sebebi ifade edilmeyen, bastırılan negatif duyguların bedende birikmesi. Negatif duygular, özellikle de öfke söze ya da eyleme dökülmediğinde vücuda zarar veriyor. Bazı insan bu öfke enerjisini çenesinde biriktirir, diyor yazar. Bu durumu diş gıcırdatma, çene kemiğinde kıtırdama gibi semptomlarla ilişkilendiriyor. Ülser ve kolon kanseri gibi hastalıkları öfkeyi vücudun karın bölgesinde biriktirmekten; meme kanserini ise hayatı boyunca başkalarına bakmayı görev edinmiş, kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmiş insanlardaki öfke birikmesinin bir sonucu olabileceğinden dem vuruyor. Kendini başkalarının ihtiyaçlarına adayanların meme kanserine yakalanma ihtimalinin yüksek olmasını kadın memesinin “ötekilere bakım verme” anlamına gelen bir vücut parçası olmasına bağlıyor. Zimberhoff’a göre “karnım ağrıyor” demek “ruhum acıdı” demekten daha kolay olduğu için insanlar duygusal yaralarını fiziksel yaraya, yani hastalıklara dönüştürüyorlar…


Öfkeyi vücutta biriktirip hasta olmamak için çocukluktan itibaren alınabilecek önlemler var. Bunların en başında duyguların ifadesine müsaade etmek geliyor. Yeni nesil çocuk yetiştirme kaynaklarında sıklıkla altı çizilen ebeveynin çocuğunun “duygularını aynalaması” işte bu yüzden önemli. Çocuk böylece yaşadığı duygunun adını öğreniyor ilk önce: Üzgün, kızgın, korkmuş, yalnızlık, utanma, kıskanma gibi kelimelere vakıf oldukça kendini ifadesi kolaylaşıyor. Kardeşini kıskandığı için gidip kafasını duvara vurmuyor da annesine “Onunla çok ilgilendiğin için kıskanıyorum” diyebiliyor; bu ifade duygunun çocuğun bedeninde büyümesinin ve birikmesinin önüne geçiyor. Sözlü ifadenin yanı sıra duyguların vücutta sebep olduğu değişikliklere (gerilimlere) dair bir farkındalıktan da bahsediliyor. Birine kızınca karnının kasılması, göğsünün daralması gibi vücutsal etkileri hepimiz yaşıyor ama buna genellikle dikkat etmiyoruz; oysa ki bu da öğrenilebilen bir beceri.


Markette kendini yere atarak ağlayan çocuk görüntüsünü biliyoruz hepimiz. İşte bu durum, doğru zamanda ve yerde ifade edilmeyen öfkenin bir tantrum olarak uygusuz bir yerde patlak vermesi şeklinde yorumlanıyor.


- Küçük kızlar hanım hanımcık otururlar!

- Erkekler ağlamaz!

- N’olucak canım oyuncağını aldıysa, sen de onunkini alırsın, sus şimdi

- Bunda üzülecek bir şey yok, git odanda ağla

- Ağlayınca çok çirkin oluyorsun…

- Çocuk dediğin bağırıp çağırmaz


gibi bize basit gibi gözüken yönlendirmeler ile öğretiyoruz çocuklara duygularının önemsiz olduğunu ve onları bastırmayı. Çocuk kendini sokaklarda ağlayarak yere atmasın diye kızdığı, üzüldüğü, utandığı küçük küçük durumlarda ona bu duyguları dışa vurması için fırsat vermek gerekiyor…


"Çok kızmış görünüyorsun. Gel beraber şu yastığı yumruklayıp o öfkeyi bedeninden çıkaralım. Annen sana yardım edecek."



Aksi halde halka açık alanda yaşanan tantrum ebeveyni de utanç durumuna sokacağı için çocukta patlayan öfkeyi yine utanç ve suçlulukla bastırma yoluna gidiliyor. Bu tantrumlar da bastırıldıkça çocuk duygularının önemsizliğine ikna olup onları yok sayan bir yetişkin olarak büyüyor ve sonunda biriken enerji vücudun bir yerinden hastalık olarak patlak veriyor deniyor. Dikkate almaya değer bir yaklaşım.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Sabah daha ezan okunmadan kalkiyoruz.Iki cocugumu ve kendimi hazitrliyorum.Tabi onlari uyandirip el yuz yikatmak giyindirmek bazen oldukca guc oluyor. Sonra kahvalti hazirla, cocuklari okula gotur.Sonra iş. Aksam oldugunda cocuklari al eve gel yemek, camasir,bulasik...Bunlari yapmak icin enerji lazm
    CEVAPLA
  • Misafir bahsedilen duygu aynalamasini da yapsak, pazarda kendini yere atan bi cocugumuz var. bu tarz yazilarda dert, sanki sihirli bir formul varmis ve o formulu uygulamayan ebevenlerin cocuklari -bu yazi ozelinde- pazarda kendini yere atan cocukmus gibi sunuluyor. hayir daha 5 dakika once aynayi basmisti
    CEVAPLA
  • Misafir çocuğunuz pazarda kendini yere atıyorsa ondan gelen bir mesajı algılamıyorsunuz demektir, algılasanız böyle debelenmez zaten.
    CEVAPLA
  • Misafir Elinize saglik. Ne kadar atlanan ancak onemli bir konu. Birden kendi cocukluguma dondum okuyunca. Farkinda olmadan nasil zarar gormus bizim de ruhlarimiz kim bilir? Su an yasadigim mutsuzluklarin bir bolumu de gecmisten devralinmis. Ne aci!
    CEVAPLA
  • Misafir Bende at men katılıyorum.
    CEVAPLA
  • Misafir Bende aynen katılıyorum
    CEVAPLA
  • Misafir Doğru oldoğonu düşünüyorum.
    CEVAPLA
  • Misafir Evet bir aile danışmanı ve terapist olarak 30 yıldır ailelere verdiğim seminerlerde bunu anlatıyorum,sağlıklı iletişimin temelinde duygular yatar. çocukta duygusal zekanın gelişmesi için olumsuz duygularını dışa vurabilmelerine izin verilmelidir
    CEVAPLA
  • Misafir Güzel
    CEVAPLA
  • Misafir Hepimizin denemesi lazım.
    CEVAPLA
  • Misafir Süper bir tespit...biraz daha geç gelseydik bu dünyaya keşke...
    CEVAPLA
  • Misafir Sevgili Damla, Naomi Aldort, "Çocuğunuzla birlikte büyümek" kitabında "En sık tekrarlanan hata, çocuğun duygularını dile getirmektir" diyor. (50. Sayfa) Anne baba akademisinin diğer kitaplarında da benzer yorumlara rastladım. Bunlarla ilgili ne düşündüğünü paylaşırsan sevinirim. Sevgiler
    CEVAPLA
  • Misafir Çok farklı ama etkili ve doğru bir yaklaşım.
    CEVAPLA
  • Misafir çok güzel ve kesinlikle katıldığım doğrular anlatılmış
    CEVAPLA
  • Misafir Çok doğru. İlk fırsatta okumak isterim, kaldı ki gerçekten bizi rahatsız ettiği ve ya mahcup ettiği için çocuklarımızın zamansız tutturmak ve yerine getirilmeyen isteklerin acıklı çığlıklarını her zaman huysuzluk, aksilik, yaramazlık ve hatta şımariklik olarak algılıyor ve derhal bertaraf ediyoruz.(
    CEVAPLA
  • Misafir İki tane evladım var yazıyı okuyunca anladigim bır çok hatalar yaptigimiz. Ama anneler de artık ne yapacağını şaşırmış durumda
    CEVAPLA
  • Misafir Bir anne olarak yazıyorum doğru tespitler.güzel...
    CEVAPLA
  • Misafir Yüzde yüz böyle düşünüyorum, teşekkür ederim paylaşım için.
    CEVAPLA
  • Misafir ...
    CEVAPLA
  • Misafir Çok düşündürücü ve bından pay çıkarmalı canım
    CEVAPLA
  • Misafir Doğru Zehra yanlış larını çok nasıl düzeltebilirim bilmiyorum seni ve demiri öpüyorum
    CEVAPLA
  • Misafir tanıdığım meme kanserine yakalanmış her kadın bu tanıma uyuyor ilginç
    CEVAPLA
  • Misafir Dogru soze ne denir
    CEVAPLA
  • Misafir Çok doğru bende bu kitabı okumak isterim kendimiz için çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
    CEVAPLA
  • Misafir Çok güzel doğru bir yaklaşım.
    CEVAPLA
  • Misafir Katılıyorum. Bir de üstüne, yapay gidalar, hava kirliligi stres vb. Eklenice değmeyin keyfimize. Duyguların ifadesi cok onemli.
    CEVAPLA
  • Misafir Meme kanserinin kendini baskalarina bakmaya adayanlarda en cok.goruldugunu bilmezdim.
    CEVAPLA
  • Misafir Çok güzel..... bir anda kendimi yazının içinde buldum.
    CEVAPLA
  • Misafir Harika çok beğendim.çok da doğru buldum.
    CEVAPLA
  • Misafir Harikaaa teşekkürler
    CEVAPLA
  • Misafir Mutlaka okumalisinz
    CEVAPLA
  • Misafir Acaba Türkçe'ye çevrimi varmı Kitabı'n almak istiyorum zira
    CEVAPLA
  • Misafir Çok güzel gözlemler küçuk çocukları olanlar çok dikkatli okuyup tatbik etmeli
    CEVAPLA
  • Misafir Super
    CEVAPLA
  • Misafir Ofkeyi kusmak,diye bir deyim var. Icini boşaltmak.yararlıdır
    CEVAPLA
  • Misafir Annem babam ben küçükken kararlarına saygı göstermelerdi..Kızdığında tepki verdiğimde annem tokat atardı..Oyuncaklarını dayımın oğlu istediğinde ben vermek istemesemde o beni önemsemeyip oyuncağını ona verirdi..Şimdi 30 yaşındayım mücadele edemiyorum zaten kaybedicem diye düşünüyorum..Senden nefret
    CEVAPLA
  • Misafir Çok yararlı bir yazı.içeriğine iliskin hayat içinde bildiğim insanlar var.Onları anlatmış.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.