Neden şiddet?


Şiddet tek bir noktadan vurmuyor ki bizi;


Kadına şiddet,

Çocuğa şiddet,

Trafikte şiddet,

Okulda şiddet,

Sokakta şiddet,

Evde şiddet,

Televizyonda şiddet,

Çizgi filmde şiddet,


Derken terör...


Bu liste sayfalarca uzayabilir.


“Teker teker gelin” diyesim geliyor.


Her noktada, gözümün değdiği her noktada şiddete rastlıyorum. Fiziksel, psikolojik, sosyolojik her türlü ama her türlü…


Şiddet denince ne anlıyorsunuz bilmiyorum. Sadece fiziksel şiddet değil burada bahsetmek istediğim. Hiç üzerinde durmadığımız, hayatın içinde artık neredeyse doğal hale gelmiş ama aslında “şiddet” olan durumlara bakalım.



Herkes birbirini adeta aşağıya çekmek için elinden geleni yapıyor. Sürekli eleştiriyor, yargılıyor. Kendileri bir köşede oturup, bir şeyler yapmak isteyenleri de yapacağı işi yapmaktan aciz hale getiren insanlar kümesi var. Sürekli bir “doğru, etik, ahlak” savunuculuğu kisvesi altında, aslında negatif düşünce üretmekten başka hiçbir yere varmayan düşünce yapısı toplumumuzda hâkim.


Bu durum çocuklarımızı da etkiliyor. Onları da sürekli eleştiriyor yargılıyoruz. Onlar karşılarında, birbirine bağıran, “sen yanlışsın, ben doğruyum” diyen, birbirini anlamaktan uzak yetişkinler görüyorlar. Hemen hemen hiçbir şeyde uzlaşma noktası sağlayamıyoruz.



İnsanlar farklılıkları anlamaya ve algılamaya çalışmadığı, egolarını bir kenara koyup objektif olmayı öğrenemediği, “herkes benim gibi olsun” dediği sürece, şiddetin önlenmesi gerçekten mümkün olmuyor.


Yapılan şiddeti önleme konuşmalarının çoğu da, neredeyse şiddet içinde gelişiyor. Herkes birbirine öfkeli. İnanın dinlediğimde başım ağrıyor. Havanda su dövüyoruz. Herkes aynı amaç için toplandıysa, neden tartışmaya dönüşüyor, amacımız ne? Kendimizin daha haklı olduğunu kanıtlamak mı? Bunun şiddet görmekte olan insanlara bir faydası yok.


Şiddet ve negatif düşünce beyinde başlar. Düşünce, duyguları, duygularımız da eylemlerimizi belirler. Öncelikle her birimizin zihnimizden geçen tüm negatif içerikli cümleleri temizleyip ayıklamamız gerekli. Şimdi bunu bile söylediğimde, “Nasıl yapılabilir ki, olmaz bu; bir sürü olumsuzluk var”, diye itiraz edenler olacak. Sürekli itiraz ediyorlar o kişiler, her şeye…


Hayatın gerçeklerini kendimiz yarattığımızı kabul ederek işe başlayabiliriz.

Düşüncelerimiz kesinlikle bulaşıcıdır. O nedenle ne düşündüğümüze ve bunun nelere sebep olabileceğine dikkat etmek zorundayız.


Şiddet içeren her şey ama her şeyin farkına varmalı, beyinlerimizi çöplük haline çeviren, bizleri düşünemez hale getiren, hayattan bezdiren, negatif içerikli her şeyi sorgulamalıyız.

Elbette ki bunun anlamı toplum içinde yaşanan şiddete gözlerini kapamak, yok saymak, kaçınma davranışı içine girmek demek değil.


Önce yüzleşeceğiz!

Bize neler oluyor? Neler yapılıyor? Kim ve ne yönetiyor bu durumları?


Bulunduğumuz noktadan bakarak yapamayız bunu. Her şeyin tüm ideolojilerin, fikirlerin, politikaların, üzerine çıkıp tepeden göreceğiz, çıplak olarak.

Söylenen her şeye inanıp, sürü psikolojisiyle tepkiler vermeyeceğiz. Bilgileneceğiz, doğru kaynak araştırması yapacağız. Farklı fikirleri bize ne kadar ters gelse de dinleyeceğiz ki, sentez yapabilelim.


Sevgi ve koşulsuz kabulün iyileştirici gücünü dalga dalga yaymalıyız.


Unutmayın düşünce bulaşıcıdır. Ne düşünüyorsak şu an toplumda yaygınlaşıp bize bulaşan odur!


Şiddetten şikâyet ediyorsak bunun sorumlusu bizim düşüncelerimiz!

Sizi birilerine karşı şiddete sevk eden değerleriniz varsa, oturup değerlerinizi gözden geçirin.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.