Eğitim Nedir?


Eğitim, çok değişik tanımları olması ile birlikte, üniversitede öğrendiğimiz genel bakışla, bireye öğrenme yaşantıları yolu ile “istendik davranışlar kazandırma” sürecidir.


Tarih boyunca eğitimin ana amacı, kültürün tüm nesillere yayılmasını sağlamak olmuştur.



Bu tanımlama daha çok davranışçı psikoloji ekolüne aittir.


Önceleri bu tanım kafamda bir soru işareti yaratmıyordu. Mezun olduk, iş hayatına atıldık, sonra bu tanımın sıkıntılarını keşfetmeye ve hissetmeye başladım.


Eğitimden anladığımız, “boş bir sayfa” olan çocuklara, “bizim belirlediğimiz ve iyi olarak kabul ettiğimiz” yazıları yazarak, “topluma yararlı bireyler” olmalarını sağlamaktı.


Bu fikir bana korkunç gelmeye başladı. Her ne kadar “çocuk değerli, her şey çocuklar için” söylemleri ortada dolaşsa da, toplumca birleşmiş, çocuklara bir şeyler “öğretmeye” çalışıyorduk. Onlar da öğrenmemek için direniyorlardı ve biz direnenlere “anormal, davranış bozukluğu var… vb” diye sıfat takarak, onları dışlıyorduk.


“İstendik davranışlar kazandırmaya çalışmak” “Biz istediğimizde, bizim istediğimiz tepkileri veren çocuklar yaratmak ve kültürümüzün devamını sağlayabilmek için sürüler yetiştirmeye çalışmak” tan başka bir şey değildi.


“Çalışkanlar ya da istendik davranışları gösterenler iyi okullara, tembeller ya da istendik davranışları sergilemeyenler okumasın, toplumda yerleri yok ya da kötü okullara gitsinler, diğerlerini de bozmasınlar.”


Ve böylece “İyi okullarımız ve iyi öğrencilerimiz ile kötü okullarımız ve kötü öğrencilerimiz” kavramı içimize işledi. Bir ülkede kötü okul olabilir mi? Soruyorum hepinize. Nasıl mümkün olabilir bu? Neden mümkün olabilir?


Bu sorunun cevabı belki de günlerce sürer o yüzden kafalarınızda takılı kalması şartı ile eğitimin tanımına geri döneceğim.


Eğitim, benim anladığıma göre, klasik tanımında olduğu gibi “istendik davranışlar kazandırma süreci” değil, “uygun öğrenme ortamları yaratarak varlığın gelişimine rehberlik edebilmektir”.


Çocuğu eğiteceğim diye, onu sınıflamaya, zekasını, olgunluğunu ölçmeye, neyi yapıp neyi yapamayacağına subjektif yöntemlerle karar vermeye çalışmak, çocuk haklarına aykırıdır. Ve sevgi ile ilişkili değil, “istediğimiz tipte çocuk yetiştirmeye yönelik” bir tutumdur.


Eğitim, varlığın kendini, performansını anlamasını, gücünü en iyi noktalarda kullanabilmesi ve öğrenebilmesi, içsel potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için doğru ortam sağlamaktır.


Hiç kimse kimseyi "daha iyi" yapamaz. Bu büyük bir iddiadır. Gelişme kişinin kendi ile alakalıdır. Gelişmesi için doğru ortam yaratırsanız, varlık kendi yolunu bulur.


Varlık için iyi ya da kötü yoktur, deneyim vardır. Varlık özgür iradeye sahiptir, hiç kimse onun adına, "iyi" olacak şeyleri yapma hakkına sahip değildir.


Varlık yetiştirilecek bir nesne değil, gelişecek ve tekâmül edecek bir ruhtur.


Şimdi bu son cümle eşliğinde çocuklarınıza bakın.


Sonra da onlara yaptıklarımıza…


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.