Ailelere sesleniyorum!

Bir gün evlenirsiniz.


Sonra hayatınıza geliveren minicik bir bebekle, tüm yaşamınız değişiverir. Daha az uyur, daha az kendinize zaman ayırır, daha az gezer ve daha çok sevmeye başlarsınız. Kakalı bezler, pis önlükler, dünyanın en güzel çiçeklerini anımsatmaya başlar size.


En önemli muhabbetiniz “Bu gün ne yedi, değişik ne yaptı ve kakası ne renkti” dir.


Küçücük bir varlık tam anlamıyla sizin odak noktanız oluvermiştir. İşte güzelliklerle birlikte sorunların başladığı an da bebeğin sizin odak noktanız olduğu andır.


Eş olduğunuzu unutur, bebek odaklı yaşamaya başlarsınız.


Onu kimsenin ellemesini istemezsiniz.


Kaç gram aldığını takip etmeye başlarsınız.


Bitmek bilmeyen bir kaygı sürekli içinizi tırmalar:

“Üşüdü mü, hasta olur mu, iyi yedi mi, büyüyünce ne olacak, ben yeterli miyim, doğru ilişki nasıl kurarım?”


Bitmez, bitmez, bitmez…


Babalar da bu sürecin dışında değildir, annelerin kaygıları ile değişiklik gösterse de, ya da daha az ifade etseler de onların içini de kemiren şeyler mutlaka vardır.


Bazen birbirimizin annelik ve babalık durumlarını da ölçer ve sorgulamaya başlarız. “Çocukla yeterli kadar ilgilenmiyor, iyi bakamıyor, ben olsam şöyle yapardım, böyle derdim….” Hatta eşler bile birbirlerine bunu yaparlar.


Ailelere sesleniyorum,


Nedir bu anne-baba olmak?


Hayatımıza giren o minicik savunmasız bedenlerin, bizim için anlamı ne?


Var olan ebeveyn-çocuk ilişkisinde, mükemmel! Çocuk yetiştirmek adına pek çok yanlışlar yaparız.


Çoğu zaman kendi yapamadıklarımızı çocuklarımız yapsın isteriz.


En mükemmel anne baba tipi nasıl olur bunun arayışına gireriz.


Çocuklarımızı disiplin altına almaya çalışır, kendi değerlerimizi onlara çok küçük yaşlardan empoze etmeye başlar ve sürekli onlara bir şeyler “Öğretmeye” çabalarız. Bunların hepsi onların “İyiliği” içindir.


Ancak bu eylemlerimiz genellikle onların incinmelerine, özsaygılarını yitirmelerine, yaratıcılıklarını, öğrenme ve keşfetme arzularını kaybetmelerine neden olur.


Sonra bu sevgisiz ve iletişimsiz ilişkilerin nasıl olduğunu, neden davranış problemleri çıktığını oturup düşünmeye başlarız. Çocuklarımız inatçı bir direnç gösterirler, isteksizdirler, dikkat sorunları! vardır, ilgisizdirler ve hatta bazen düşmanca tavırlar içine girerler. Bizler çok iyi kariyerler yapsak da, anne babalık konusunda bilgisizizdir.


Ne yapacağımızı bilemeyiz.


Çocuklar ve gençler aslında anne babalarına ya da onların yapmak istediklerine değil yöntemlerine karşı gelirler.


Yıkıcı disiplin yöntemleri, onları olduğu gibi kabul etmeyip, kendi arzularımız doğrultusunda değiştirmeye çalışmamız onlarda direnç yaratan unsurdur.


Kendi deneyimlerimizi, onların yaşayarak öğrenmelerine izin vermeden, koruma içgüdüsüyle aktarmaya, onlar da bize direnmeye devam eder. Dünya değişir gelişir ama bu süreç değişmez.


Mükemmel olmaya çalışmak yerine, yaşamda öğrenme ve deneyimi merkeze alarak, çocuklarımızla olumlu bir iletişimde olmak, onların bizden saklayacak şeyleri olması yerine söyleyecek şeyleri olmasını sağlamak çok daha sağlıklı olacaktır.


Onları denetlemek, yönlendirmek, cezalandırmak, gözdağı vermek, sınırlandırmak, zorlamak, sürekli kuralları hatırlatmak, emir vermek, istemek, kınamak yerine, sorun çözmeye odaklı, işbirliği yapan, uzlaşmacı, pozitif, güç kullanmayan, birlikte karar verebilen, ortak kararlar alabilen, dinleyen ebeveynler olmak kuşkusuz mükemmel olmaktan daha çok işe yarayacaktır.


Çocuğunuzu önemsemek, sizden çok farklı fikirleri olsa da onu dinleyip, kabul gösterebilmek, değerli hissettirmek onun benlik algısı için çok önemlidir. Anne babalar mükemmel değildir, insandır.


Dolayısıyla sürekli doğru davranamaz, ama doğru iletişim kurma çabası içinde olabilir.

Şu soruları kendinize sorun:

— Çocuğunuz sizin düşündüğünüz gibi düşünmek zorunda mı?

— Sizinkinden çok farklı bir görüşü anlamaya çalışabilir misiniz?

— Çocuklarınızın bu karmaşık dünyayı kendi gözleriyle görmesine izin veremez misiniz?

— Kendinizin çocukken hayat ile ilgili düşüncelerinizin neler olduğunu anımsayamaz mısınız?

— Onları isyana teşvik etmeden kendinizi ifade edebilir misiniz?

— Ebeveyn olmaktan kaynaklanan güç ve otorite olgusu yerine, bir bireyin hayatı anlamasına rehberlik etme fikrine alışabilir misiniz?

— Çocuklarınızla dürüst ve saydam bir ilişki kurabilir misiniz? Beyaz bile olsa yalanlarınızdan vazgeçebilir misiniz?

— Onların sorumluluk alabilmeleri için, kontrol etmekten vazgeçebilir misiniz?

— Sizin isteklerinizi yapmaları yerine, yaşamlarında kendi seçimlerini yapmalarına izin verebilir misiniz?

— “Ben haklıyım” diye düşünmek yerine “acaba ne hissediyor” diye düşünebilir misiniz?

— Çocuklarınızı değiştirmeye çalışmadan, onları keşfetmeyi ve içlerindeki zenginlikleri görmeyi deneyebilir misiniz?

— Çocuklarınızın kendi sorunlarını çözebileceklerine dair onlara güvenmeyi deneyebilir misiniz?

— Onları size bağımlı, bir uzantınız olarak görmek yerine, bağımsız ve özgür görebilir misiz?

İşte ideal anne baba olmanın anahtarı bu soruların yanıtlarında.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.