Duyguları yönetmek…

Kızılderili bir çocuk, büyükbabası ile sohbet ediyordu.


“Dünyanın içinde bulunduğu durum hakkında ne düşünüyorsun büyükbaba?” diye sordu.


Büyükbabası şöyle cevap verdi:

“İki tane kurdun yüreğimde savaştıklarını hissediyorum. Birisi öfke ve nefretle, diğeri ise barış, sevgi ve bağışlama ile dolu.”


“Hangisi kazanacak?” diye sordu çocuk.


Büyükbaba, “Hangisini besliyorsam o” diye cevap verdi.


İnsanlığın büyük bir bölümü, duyguları ile mücadele ederek yaşamını sürdürüyor.


Çoğu kez, onlarla baş edemeden, kendimizi sıkıntı, endişe ve depresyonun içinde buluveriyoruz.


Oysa duygular geçici ve anlıktır.


Duyguları, çoğunlukla “geçmiş yaşantıya dayanan tecrübelerimiz ile oluşan zihinsel kodlarımıza bağlı tepkilerimiz” ile yönetmeye çalışıyoruz. Bu da benzer olaylara benzer tepkiler vererek bir döngü içinde yaşamamıza sebep oluyor.


İçinden çıkılamaz halimiz, hastalıklı bakışımız, nesiller boyu aktarılıyor.


Zihinlerimiz birer çöp tenekesine dönüşmüş durumda.


Alışmış olduğumuz bu bakışın dışına çıkmaya da korkuyoruz. Çünkü bunun dışına çıkmak sorumluluk almayı gerektiriyor. Değişmeyi gerektiriyor.


İnsanlık bu hali ile farkındalıktan uzak, sürekli mastürbasyon yaparak yaşamını sürdürüyor.


Bunun dışına çıkabilmek öncelikle, duygular ile çalışmayı gerektiriyor. Kendi kendimize yarattığımız neden sonuç ilişkileri, kurallar ve kavramlar manzumelerinin dışına çıkıp öncelikle “ne hissediyorum ve bunu neden hissediyorum?” sorularının cevaplarını kendimize dürüst olarak verebilmekle işe başlamak önemli.


Çoğu kez o anki duygumuz, kızdığımız, öfkelendiğimiz olay ya da kişi ile bağlantılı bile değildir. Geçmişten gelen başka bir zihinsel kodun, o anda yaşadığımız olaya transfer edilmesidir.


Zihinsel kalıplarımızla uğraşmak yerine, kişiler, olaylar, yaşadıklarımız, ekonomik koşullar, kader ….vb. pek çok şey ile boşuna ve sonuçsuz kalacak bir savaş içine giriyoruz.


Sonuç, insanlık çok ciddi bir şekilde hasta…



İnsanlık, içinde sürdürdüğü savaşa son vermeden, barışı hissetmesi ve yaşamına geçirmesi mümkün olmayacak.


Bir şeyleri oldukları gibi değil, kendimiz gibi görmeye devam edeceğiz.


Aslında verdiğimiz tepkilerin birçoğu, kendi içimizde, kendi savaşımıza ve kendimize verdiğimiz tepkilerdir.


Şimdi içinizdeki barışı ve dünya barışını beslemeye başlayın.


Ancak bu şekilde, gerçekçi bir eylem başlatmış oluruz.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.