Olması gerektiği gibi

Yap-boz oyuncakları vardır hani… Bir sürü girişli çıkışlı parçadan oluşan bir bütün. Parçalar yerli yerindeyken derli toplu bir bütündür. Sonra bozarsın, yeniden parçaları bir araya getirirsin.


Söz konusu oyuncak sekiz on parçalık bir şeyse sorun değildir. Ama bunların bin parçalıkları, beş bin parçalıkları var artık. Çok fazla sabır ve özveri gerektiriyor bunları yapmak. Kimi zaman sıkılıp bırakıyorsun.


Ebeveynlik de bu yapbozlar gibi. Ama değil beş bin, elli beş binlik bir yapboz. Eğer yapılmış haliyle önüne konuyorsa sorun yok. Ama bir şekilde parçalar dağıldıysa ayıkla pirincin taşını, sıkıysa birleştir yapbozun parçalarını, sana hayatta başarılar.


Ebeveynler olarak hepimiz işte bu elli beş bin parçalık yapbozları yapmaya çalışıyoruz sürekli, çaresizce… Çocuklarımızla, daha doğrusu çocuklarımızdan dolayı, bir başka ifadeyle ebeveyn olmaktan dolayı yaşadığımız sorunların hepsi işte bu yapbozu yeniden inşa etmeye çalışırken karşımıza çıkıyor.


Dikkat ettiniz mi, son zamanlarda ebeveynlere yol gösteren akımlarda hep bir “doğala dönüş” var:


Bebeğinizin doğumunu doktorunuzla randevulaşarak yapmayın, bırakın ne zaman doğacağına kendi karar versin. (Doğal Doğum)


Çocuğunuzu yalnız başına bir odada, parmaklıklı yataklarda başına yatırmayın; sizinle aynı odada ve hatta aynı yatakta uyusun. (Doğal Ebeveynlik)


Çocuğunuza cıngıl cıngıl yanıp sönen, biyonik sesli oyuncaklar vermek yerine eline bir mandal tutuşturun, iki tahta kaşık verin, parktan bahçeden ot toplayın çalı çırpı toplayın, doğal malzemelerle oynasın. (Montessori)


Bebeğiniz ek gıdaya geçerken yemekleri bulamaç yapıp ağzına tıkıştırmayın. Ona püre vermeyin; yiyecekleri tek tek, doğal ve bütün haliyle önüne koyun, bırakın kendisi keşfetsin. (Baby-led weaning)


Bebeğinizi kundaklayıp yatırın, kendini güvende hissetsin. (Mahallenin En Mutlu Bebeği)


Çocuğunuzu yemek yemesi için zorlamayın, o acıkır. Bebeğinizi lahana gibi kat kat giydirmeyin, sizden tek bir kat fazla giyinmesi yeterli. (Bu “akımın” adını bilmiyorum, Abartısız Ebeveynlik diyelim)


Okul çağına kadar kendi kendine öğrenmesini desteklediğiniz çocuğunuza okul çağına gelince sürüdeki herhangi bir koyun, esas duruşta bulunması gereken bir askermiş gibi davranmayın; onu yarış atına çevrileceği, istemediği, ilgi duymadığı ve hayatta hiçbir işine yaramayacak bilgilerin kafasına kakıldığı okullara göndermeyin (Hatta mümkünse okula göndermeyin) (Alternatif Eğitim)


Bir dakika… Bunlar aslında olması gerekenler değil mi? Yani kim, neden çocuğuna sütle ezilmiş ballı yumurta yedirir ki? Siz şimdiki aklınızla yer misiniz? Ya da, çocukken size sormuş olsalardı: “Evladım, yumurtayı balla ezip içine süt karıştırıp vermemi mi istersin, yoksa önüne koyayım, sen istediğin miktarda, istediğin şekilde yemeyi mi tercih edersin?” Hangisini seçerdiniz?


Bir yerlerde bir kırılma olmuş ve birileri çocukları büyütürken işleri karmaşıklaştırmanın, dönüp dolaştırmanın, doğaldan uzaklaşmanın daha iyi olduğuna karar vermiş.


Biri gitmiş, elli beş bin parçalık bir yapbozu dağıtmış, ve bizler şimdi yeniden bir araya getirmeye çalışıyoruz.


Cümlemize kolay gelsin.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.