Peynir tuzağı, beklenmedik bir bağımlılık

Elimde bir kitap duruyor. Ben ona bakıyorum o bana bakıyor. Üzerinde 'Peynir Tuzağı - Beklenmedik bir bağımlılıktan kurtulmak, kilo vermenize, enerji kazanmanıza ve sağlıklı kalmanıza nasıl yardımcı olur?' yazıyor. Dr. Neal D. Barnard tarafından yazılmış bu kitap New York Times çok satanı.


Peynir etrafında bir süredir çokça iddia var. Kitapla bakışmamızın nedeni peynirin benim dünya üzerindeki en sevdiğim yiyecek olması. Bir süre önce migren ağrıları çekmeye başladım ve migrenin süt ürünleri ile bağlantısını okuyunca peyniri bırakmaya karar verdim. Lakin bırakamadım. O zaman anladım ki bazı insanlar için sigara ne ise benim için de peynir o. Bildiğiniz bağımlıyım. Başka hiçbir gıda için böyle hissetmiyorum. Doktor Barnard kitapta bunun çok normal olduğunu çünkü peynirin bağımlılık yaptığını anlatıyor. Doğrusu kitabın en çok bu kısmı ilgimi çekti zira tarif ettiği manzarayı anlayabiliyorum.


Bağımlılık genelde dopamin hormonuyla ilgili oluyor. Dopaminin özelliği, salgılanmasını sağladığınız şeyi çekici bulmaya başlamanız. Örneğin; alkol dopamin salgısını tetikliyor ve zıkkım gibi bir tadı olmasına rağmen bir süre sonra o tat nedense çok hoş bir tatmış gibi gelmeye başlıyor. Sigara için de aynısı geçerli. Peynir tuzağı kitabı peynirin de benzer şekilde dopamin salgısını tetiklediğini ve bu nedenle birçok insan için vazgeçilmez bir hale geldiğini iddia ediyor.


Kitap genel olarak süt ürünlerinin tümüne karşı. Ama en büyük zararı peynirin verdiğini iddia ediyor. Çünkü en konsantre süt ürünü, peynir. Sütün her türlü zararlı etkisi peynirde katlanıyor. Çok sayıda bilimsel çalışmaya ve insan hikayesine yer verilmiş. Özellikle üst solunum yolu hastalıkları, eklem hastalıkları, sindirim sorunlar ve hatta kanserle ilgili bile örnekler var.


Kitapta yer alan bir araştırmada, süt ürünü tüketen erkeklerin prostat kanserine yakalanma riskinin çok daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.


Peynirin gizli bir homon etkisinden bahsediliyor. Sütünü içtiğimiz ineklerin çok büyük bir kısmı ya hamile ya da doğum yapmış inekler. Dolayısıyla sütün yapısı buzağıyı besleyip büyütecek şekilde bir hormon yapısına sahip ve bu hormonların bizim bedenimizde hiç mi hiç işi yok.


Süt ürünlerinin bir diğer sıkıntısı, D vitaminini olumsuz etkilemesi. D vitamini başta kanserle savaşmak üzere pek çok işe yarıyor. Ama tükettiğimiz kalsiyum arttıkça üretilen D vitamini azalıyor.


Diğer kaynaklardan edindiğim bilgilere bu kitap da eklenince peynirin her gün tüketilmemesi gereken bir yiyecek olduğuna iyice emin oldum. Bir haftadır süt ürünü tüketmiyorum. Henüz bir fark görmedim ama bu sefer altı hafta sürdürmekte kararlıyım. Zaten süt içmem ama daha sonrasında yoğurt ve peyniri çok daha kontrollü bir biçimde hayatıma sokmayı düşünüyorum.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir İnanmak mümkün değil. Çok süt içip çok sağlıklı olan tanıdıklarım var.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.