Cesaret ile Gordion Düğümünüzü çözün!

Cesaret hepimizin ihtiyaç duyduğu bir duygu, bir an, bir karşı koyabilme…


Kimi zaman yapamayacağımızı sandığımız bir anda sesimizi yükseltebilme, uzun zamandır içimizde tuttuğumuz bir duyguyu veya fikri bir anda sırtımızdan esen rüzgârla paylaşmaktır. Cesaret girişimci olmak, yüksek dalgalarla mücadele edebilmek, tekne su aldığında batmayı değil deliği nasıl kapatabileceğini düşünmektir.


Yapım gereği tartışmayı, gerginliği hiç sevmem. İş hayatında her zaman konuları alçak sesle, ortak noktaları bularak ve ortak paydada buluşarak halletmekten yanayım. Aslında sadece iş hayatında değil hayatta bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum ve her anımda bu doğrultuda hareket ediyorum.


Sadece şuna inanıyorum yapabildiğimiz, düşünebildiğimiz, yetkinliğe sahip olduğumuz bir konuda bilgimizin ve tecrübemizin derinliği var ise cesaret göstermekten kaçınmamalıyız.

Çalışan kadınlar olarak çoğumuz iş dünyasına adım attığımız ilk zamanlarda verilen işi yapmak, düşündüklerimizi söyleyememek, yöneticilerimizin fikirlerini zorunlu olarak kabul etmek zorunda kaldık. Zaman geçtikçe, tecrübe kazandıkça, bilgi birikimine sahip oldukça kendimize güvenimiz geldi. Fark yarattığımız alanları bulduk, bu konuda ben gerçekten iyiyim fikrine önce kendimiz inandık ve sonra sesimiz yavaş yavaş yükselmeye başladı.


Aslında burada sesimizin yükselmesi benzetmesini cesaretle fikirlerimizi ifade etmek olarak kullanıyorum. Maalesef iş dünyasında cesaret ile diğer anlamda ses yükselmesi karıştırılıyor.


Yüksek seviyede ve nezaketten uzak bir tonlama ile söylenen fikirler, uygulanan yaptırımlar cesaret olarak algılanıyor.


Çok yanlış!


Cesaret takdir edilecek profesyonellik içeren tavır ve tutumlarla yola çıkıldığında anlam kazanır.


Cesaret bir büyülü bir güçtür çünkü sahip olduklarımızı herkesin görmesine yardım eder. Cesaret kuvvetli bir rüzgârdır çünkü ortaya çıktığı anlarda bize hız katar. Cesaret bir başlangıç butonudur. O bilinen kırmızı düğmedir çünkü harekete geçtiğimiz ilk andır. Cesaret bir sarp kayalıktır teknemizi çarpmadan geçirmemiz gereken…


Çünkü hesaplı risk almayı gerektirir. Hesaplı risk almak bir, iki hatta üç adım sonrasını düşünmek ve bu adımların sonuçlarını ön görerek cesaret adımını atmaktır.


Emerson’un çok sevdiğim bir sözü var; “Hayatınızı cesurca kabullenin, başarıya dönüştüğünü göreceksiniz” diyor.


Cesaretin sonunda gelen başarı için bu söz gerçekten büyük önem taşıyor.


Yapılan en büyük hatalardan biri başkalarının hayatlarını yaşama isteği ve buna cesaret etme duygusu…


Başkasının hayatı, işi, fikirleri, projeleri kendimize ait değildir, olmadığınız bir insanı yaşamak ta cesaret değildir.


Taklittir, kendinden, emeğinden ortaya hiçbir şey koymamak ve özünden uzaklaşmaktır. Hayatta başarılı olmak için kendimizi ve kendi hayatımızı en basit şekli ile kabul etmeli ve bu hayatta nelere cesaret gösterebileceğimizi düşünmeliyiz.


Yıllar önce idi. Amerika’ya bir iş seyahatim söz konusu oldu. Kendi alanında çok önemli ve değerli bir gruba seyahat sırasında eşlik edecektim ve tüm ayrıntıları planlayarak uygulama aşamasında tek başıma olacaktım.


Gruptaki misafirler defalarca Amerika’ya seyahat etmiş bilgi ve deneyim sahibi bilim insanları idi. Kendi yetkinliklerimin farkındaydım. Bu tarz onlarca seyahatim olmuştu ve hepsi de son derece başarılı geçmişti. Bu projeyi benden isteyen kişiler de benim alanımdaki projelerimi bilerek ve inceleyerek beni aramışlardı.


Buradaki tek fark daha önce Amerika’ya hiç gitmemiş olmamdı. İşte cesaret burada devreye girdi. Bu aşamada yapmam gereken hesaplı risk almaktı.


Sonuç olarak Amerika dışında dünyanın pek çok ülkesine seyahat etmiştim, sistem aynı olacaktı. Haftalarca araştırma yaptım. İstanbul’dan çıkış anından varacağımız ve aktarma yapacağımız havalimanlarındaki kapı numaralarına, görevlilerin yaka kartlarındaki sembollerden, telefon kulübelerindeki kartlı çalışma sistemine, gideceğimiz şehirde en yakın eczaneden, posta ofisine kadar gece gündüz araştırdım.


Önemli bir detay o zamanlar cep telefonları yeni kullanılmaya başlamıştı ve Amerika’da çalışmıyordu.


Sonuç olarak bir torba bozuk parayı bile hazırlayarak elimde adım adım neler yapacağımı yazdığım günlük kartlarım ile çıktık yola. 10 günlük seyahatimiz çok eğlenceli geçti, ne gruptakiler bana "ilk Amerika seyahatiniz mi?" diye sordular ne de ben kendimi ilk defa gidiyormuş gibi hissettim.


25 yaşındaydım ve benim için cesaret gerektiren bir adımdı. Tabi yaptığım ön hazırlık hesaplı risk almaktı. Bu seyahat ben de cesaretli davranmak adına bir kıvılcım bir ilham anı oldu. Ve yıllar sonra alanımdaki en başarılı projelere imza atarak yeni kapılar açmamı sağladı.


Kolay olanı seçmek de çok kolay!


Unutmayın hep aynı şeyleri yaparak hep aynı sonuçlara ulaşırsınız. Cesaret göstererek kendimizi bulunduğumuzdan çok farklı bir noktaya taşıyabiliriz.


Her cesaret adımı yeni yerler keşfetmemizi, bahçemizi genişletmemizi ve en iyi manzarayı seyretmemizi sağlar.


Ünlü İngiliz yazar Arnold Bennett kolaydan mümkün olduğu kadar hızlı uzaklaşmamızı söylüyor ve ekliyor “Yokuş aşağı gitmek kolaydır. Ama güzel manzara tepeden seyredilir” Kendinde güç buldukça çalışanlar, zorluklardan yılmayanlar, kendilerine ve çocuklarına güzel bir gelecek armağan etmek isteyenler o en güzel manzaraları seyretmeyi çoktan hak edenlerdir.


Hepimizin hayatta cesarete ihtiyacı olan konular vardır. İster işyerinizdeki yöneticinize açmayı düşündüğünüz bir fikir olsun, ister ailenizle paylaşmak istediğiniz ve açmayı planladığınız yeni bir kapı olsun, ister kapatmayı düşündüğünüz bir defter, ister sonlanacak bir arkadaşlık, ister bir iş değişikliği cesarete her nerede ihtiyacınız var ise başarmayı istediğiniz şey için mücadele vermelisiniz.


Gereken yer ve zamanda tehlikeye atılmalı, belki bir kısım insanı arkanızda bırakmalı, eleştiriden korkmamalı, yeteneklerinizi gizlememeli, tereddüt etmemeli ve fırsat aramalısınız.


Cesaret cüretten gelir ve çözüm getirir, bazen çözülmesi imkânsız gibi görünen düğümleri farklı bir bakış açısı ile çözmek demektir. Gordion Düğümü benzetmesini bilenler vardır, çözülmesi imkânsız olaylar için kullanılan bir metafordur. Temelinde bir cesaret hikâyesi vardır.


Yüzyıllar önce bir kral Gordion şehrine yeni bir kral seçecekmiş. Kâhinlerini toplamış ve sonrasında bir bildiri yayınlamış. Dört bir yana kentin tüm sokaklarına yük arabası ile birinin geleceğini ve o kişinin kral olacağını söylemiş. Bir süre sonra sıradan bir köylü öküz arabası ile çıkagelmiş. O günden sonra köylü Gordias, adaletli Kral Gordias olmuştur.


Kral Gordias ölmeden önce kral olduğu gün bindiği ve onu kral yapan öküz arabasını çözülemez bir düğümle bağlayıp şunu demiş: “Bu düğümü çözen tüm dünyayı fethedecektir.”


Gordias ölür peşi sıra pek çok kral gelir geçer ama düğümü kimse çözemez, meşhur “Gordion Düğümü” dür artık karşımızdaki…


Gel zaman git zaman gençten bir delikanlı çıkagelir Gordion’a.


Yanındaki arkadaşları ile der ki : “Benim adım İskender, gösterin bana şu meşhur düğümü, bir de ben deneyeyim çözmeyi…” İskender’i olay mahalline götürürler. İskender bakar bakar, “Bu mudur meşhur çözülemez düğüm ki çözen dünyanın hâkimi olacakmış?” “Evet” yanıtını alınca çevredekilerin şaşkın bakışları arasında, çeker kılıcını indirir düğümün üzerine, bir anda ne düğüm kalır ne efsane…


“Bu düğüm böyle çözülür” der. İşte bugün bu terim bu nedenle çözümü çok zor olaylar için kullanılıyor.


Sizin Gordion Düğümünüz nedir?


Lütfen bu hafta bunu düşünün ve en çok cesaret göstermeyi dilediğiniz konuyu tespit edin. Sonra başarı merdiveninizin basamaklarını düşünün, bulunduğunuz basamağı da belirleyin.


Nasıl mı?

Önce lütfen Gordion Düğümünüzü düşünün ve aşağıdaki basamakları tek tek okuyun;


  • Yüzde 10-Yapamam!
  • Yüzde 20-Nasıl yapılacağını bilmiyorum!
  • Yüzde 30-Keşke yapabilseydim!
  • Yüzde 40-Yapabilirdim sanıyorum!
  • Yüzde 50-Yapabilirdim!
  • Yüzde 60-Belki yaparım!
  • Yüzde 70-Yapabileceğimi sanıyorum!
  • Yüzde 80-Yapabilirim!
  • Yüzde 90-Yapacağım!
  • Yüzde 100-Yaptım!


Siz bu başarı merdiveninin neresindesiniz?


Şimdi kendinizi İskender’in yerine koyun ve düğümü çözmek adına ne yapmanız gerektiğini düşünün ve sakınmadan, çekinmeden cesaret gösterin.


Andre Gide diyor ki; “Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez!”


Sevgiyle ve çalışarak kalın ve lütfen bu hafta kanatlarınızı açabildiğiniz kadar açın…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

Yazarın önceki yazıları

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.