Cümleler doğrudur sen doğru isen; doğruluk bulunmaz sen eğri isen...

Dürüstlük ve hayatta attığımız her adımda doğruluğu esas almak kendimize duyduğumuz saygının bir göstergesi, gelecek nesillere bırakacağımız davranış mirasının değerinin bir ölçütü ve hayata kattıklarımızın bir yansımasıdır.


Bu kalabalık toplum içinde "yanlışlar görülmez, fark edilmez" diye düşünmek yanıltır, daha büyük yanlışlara sürükler. Yaptığımız işte, daranışlarımızda, konuşmalarımızda her zaman doğruluk kılavuzumuz olmalı. Hani hep deriz ya gece başımızı yastığa koyduğumuzda gönlümüz rahat olmalı diye, çok doğru.


Siz halıyı kaldıranlardan mısınız?

İşim nedeni ile pek çok farklı kurum ve kuruluşta insanları izleme şansına sahip oluyorum. Maalesef günümüzde değerlerin yok olmaya başlamasıyla herkes eline bir süpürge almış fark edilmesini istemediklerini o kocaman halının altına süpürüyor. Birileri halıyı kaldırdıkça hayatta mücadele verdiğimiz konular da artıyor.


Halının altına süpürmek, özde ve sözde doğruluktan uzaklaşmak toplumun temel değerlerini yitirmesine sebep oluyor. İşimizde, evimizde, arkadaşlıklarımızda, çocuklarımızla olan iletişimimizde doğruluğu ve dürüstlüğü kendimize tekrar tekrar hatırlatmalı ve yaşam biçimimiz haline getirmeliyiz. Hatta çevremizdeki herkes ile doğruluğun ve dürüstlüğün önemini paylaşmalı pek çok kişiye ulaşıp farkındalık yaratmalıyız. Halının altına süpürmeyi, gizlemeyi, saklamayı, çekirge gibi zıplamayı adet edinenleri de biz hayatımızdan süpürmeliyiz.

Doğruluk, dürüstlük ve evrensel prensipler nelerdir? Yunus Emre çok güzel söylemiş; Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen… Doğruluk, dürüstlük, merhamet ve hoşgörü evrensel prensiplerdir. Tarih boyunca bu konularda pek çok hikâye anlatılmış bu evrensel prensipler dedelerden torunlara miras kalmıştır. Peki, ne oldu da insanlar o eski dönemlerde anlatılan hikâyelere konu olan yüreklerimizde iz bırakan vefa, doğruluk, içtenlik, yardımseverlik, merhamet, güven kavramlarını yitirmeye başladı? Ben çocukken bu kavramlar küçük yaşlarda değerlerimizin oluşmasını sağlardı. Komşuluk vardı, komşumuz açken biz tok oturamazdık. Paylaşırdık sevincimizi de üzüntümüzü de. Akşamları komşuların kapısını çalardık “Bir maniniz yok ise annemler siz gelecek” derdik. Teknoloji henüz bacamızdan inmemişti hediyemiz olarak. İnternetten tanımlara bakmaz büyüklerimizin sözünü dinlerdik onlardan öğrenirdik. Önce doğru söylemeyi, dürüst olmayı, büyüklerimizi saymayı küçüklerimizi sevmeyi öğrendik. Bunu bilir, bunu söylerdik… Herkes dürüsttü bunu bilir bunu söylerdik. Sütü endişe etmeden mahallemizin sütçüsünden alırdık, bakkaldan veresiye alışveriş yapardık bakkalda bilirdi aybaşında ödeyeceğimizi. Çoğunluk memurdu, özel sektörde de herkes birbirine saygılı, samimi ve bir o kadar da mesafeli idi. Öyle iş arkadaşlarının projesini kendininmiş gibi gösteren, bakkala borcunu ödememek için yolunu değiştiren, nasıl olsa fark edilmez diyerek ali cengiz oyunları oynayanlar yoktu ya da yok denecek kadar azdı. Sonra zaman ilerledi, süte su karıştı… Kim fark eder ki? Bir zamanlar, komşu iki ülke amansız bir rekabete tutuşmuştu. Ülkelerden birinin halkı, karşı tarafa kendi ülkelerinin zenginliğini kesin bir şekilde göstermek istiyordu. Kolay, ama etkileyici bir şey yapılmalıydı; bunun için şehrin ortasına büyük bir havuz yapılmasına karar verildi. Gece herkes bir kova süt getirecek ve bu havuza dökecekti. Herkese bu fikir cazip gelmişti. Herkes, kararlaştırılan gece götürdüğünü havuza boşalttı. Ne var ki, sabah olduğunda, ortada içi süt ile değil, dupduru su ile dolmuş bir havuz vardı. Çünkü herkes, ayni şekilde düşünmüştü: Bu kadar insan içinde yalnız ben, süt yerine bir kova su döksem ne fark eder ki? Kim fark eder ki? Bilge, kitabında bu olayı anlattığı sayfaya kendi notunu da düşmüştü : Hayatın içinde, ‘fark etmez’ veya ‘fark edilmez’ denilen hiçbir şey yoktur.

Temel değerlerimizi korumak…

Şimdilerde değerler gündemde… Pek çok kurum ve kuruluş çalışanlarına temel değerlerini benimsetmek, özümsetmek ve içselleştirmelerini sağlamak üzere programlar gerçekleştiriyor. Sıklıkla biz bilinci, temel değerler, kültür, etkili iletişim konularında gelişim programları veriyorum.


Katılımcıların en çok dikkatle dinlediği ve çok soru yönelttiği konular değerlerimiz, doğruluk ve dürüstlüğün hayatımızdaki önemi, biz bilinci, çalıştığımız ekip ile etkili iletişim ve uyum. Demek ki farkındalık oluşuyor, temeli sağlam bir gelecek inşa etmek için gönüllü ekipler, kültür elçileri ortaya çıkıyor ve görüyoruz ki ‘fark etmez’ veya ‘fark edilmez’ diyenlerin sayısı azalıyor ve azalacak…


Unutmayın değerli çalışan kadın dostlarım doğru olmak ve dürüst olmak çok önemli ve sizin elinizde ne demişler hesabı temiz olanın muhasebeden korkusu olmaz.

Çalışarak ve sevgiyle kalın…



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Arkadaşlar daha kısa atrmısınız ve daha anlaşılır
    CEVAPLA
  • Misafir Daha aciklayici birseyler yazarmisiniz
    CEVAPLA
  • Misafir Eline ve yüreğine sağlık, yorumlarınız için,süte şu katmak veyahut süt yerine su boşaltmak,yani yanlışları hali altına süpürmek bize ait hasletler,değil-dir, ve olmamalıdır, Ne diyor cihan peygamberi beni, Emrolunduğun gibi dosdoğru ol ,ayeti beni kocattı..Yani doğruluk istikamet çok önemli.Vesselam
    CEVAPLA
  • Misafir Anlamadım kısa bir şekilde özetleyerek yazın lütfen
    CEVAPLA

Yazarın önceki yazıları

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.