Kütüphanedeki Aslan

Sanki Matriks’e bağlanan Neo’ya yükleme yapacağım, Gökçe’ye yatmadan kitap okuyorum mutlaka...


Biliyorum uykuda farklı bir hafıza çalışıyor zira. O yüzden aklına koymak istediğim ne varsa, onu uykuya göndermeden yüklüyorum kitaplarla.


Şimdi kardeşinin yaptığı gibi, kitapları dinlemek yerine yemeyi tercih ettiği zamanlardan beri okuyorum Gökçe’ye.


Şu an baktığımda imkansızmış gibi görünecek kadar küçükken bile kitapları alır eline, sayfalarını kemirir, içlerinde kaybolurdu sonra da.


İlk oyun grubuna başladığında, daha dili tam dönmediği zamanlarda bile mevcut sözcük haznesi ile bana geri okurdu ona okuduğum bir kitabı. Böyle böyle ne mi oldu? Kırmızıya ancak ‘tememe’ diyebiliyorken, teneffüse bahçeye çıkarken öğretmeninden oyuncağına ‘göz – tulat’ olmasını isteyiverdi bir gün.


3,5 yaşındaki ilk veli görüşmesinde, bunu bana kahkahalarla aktaran öğretmeni ve okul psikoloğu kadar gülmüş, en az onlar kadar hayret etmiştim deyimdi, tamlamaydı kullanmasına.


Onun sözcük haznesi büyüdükçe, büyüdü bizim kütüphane de. Hep oldu aşkla okudukları.


Bir tanesi dışında...


“Bu gece ne okuyalım Gökçe?” Onun istediğini oku diyen seminerlerde şekillenmiş, hizaya getirilmiş anne sesime rağmen, kendi iç sesim başlıyor sıralamaya:


“Bininci kez Sevecenler olmasın, sadece İngilizlerin yazabileceği Pırtık Tekir veya Değnek Adam’ı da boş verelim bu gecelik, Defne’nin yazdığı Burcu ve Berk’leri de geniş zamana bırakalım.


Okulda kuralları çok benimsemeye başladın. Kurala uymayanların yarattığı durumların mağduru da oluyorsun. Aslında sen bir çocuksun, arada bir haytalık da hakkın. Kurala uyulmaması durumunda büsbütün tökezlememen için okuyalım Kütüphane’deki Aslan’ı.”


Sıraladığım öneriler ne olursa olsun, cevap Kütüphane’deki Aslan olmuyor asla.


Oysa ancak batı toplumlarında hürmet edilen kuralı, ona uymanın gerekliliğini ve geçerli bir nedeni varsa kuralı çiğnemenin elzemliğini ne kadar güzel aktarıyor bu sıcacık öykü.


Gökçe alıyor aslında dersi, ama Aslan’ın kendini kütüphaneden sürmesini kabul etmiyor bir türlü gönlü. Kütüphane kapısında beklerken Aslan, doluyor bizimkinin gözü.


Mayası porselen çocuğu çelik haline getirmeye çalışan anneye kitap önerisi olan varsa, sıralasın n’olur şimdi. Onu yükleyeceğim bu gece Gökçe’ye ivedi.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.