"İşyeri fantezilerim"

Küçükken annemden en çok işittiğim sıfatlardan biri Hayali Küçük Ali idi. Buradan da anlayacağınız üzere, küçüklükten beri kişiliğime hükmeden bir hayal gücüne sahibim. Geçenlerde de birçok kişinin, ben dahil, çalışmayı hayal ettiği bir şirketin ofisine gitme fırsatı buldum ve bir süredir uykuda olan Hayali Küçük Ali bende yeniden canlandı, doğal olarak da şirket fantezilerim alevlendi bir anda.


Birkaç saat geçirme fırsatı bulduğum bu ofiste, çok da fazla gözlemleme şansım olmadığı için gerçek midir tam olarak bilememekle birlikte, ortam o kadar renkli, o kadar rahat ve o kadar insancıldı ki kendimi bir anda hayal aleminde buluverdim. Öncelikle çalışma saatlerinin olmadığı bir işyeri hayal ettim.


Bu işyerine herkes istediği saatte girip istediği saatte çıkıyordu. Kimisi gece geliyordu çalışmaya, kimisi ise erkenden işe gelip öğlene kadar işlerini bitirip çıkıyordu ofisten. Ve herşey, tıkır tıkır hatta epey de başarılı bir şekilde yürüyordu. Kıyafet yönetmeliği diye bir şey de yoktu bu şirkette. Ama yine de kimse parmak arası terlik ve bermuda ile gelmeyecek kadar birbirine ve işine saygı duyuyordu. Her yer ve herşey çalışanların rahat etmesi, kendilerini evlerinde hissetmeleri ve mutlu olmaları adına dizayn edilmiş gibiydi. Öyle ki, tüm çalışanlar ahenk içinde ve hırs, kıskançlık, mutsuzluk ve benzeri hiçbir olumsuz duygu olmadan sadece işlerine konsantre bir şekilde, ben nasıl işime ve müşterilerime daha faydalı olurum diye kafa yoruyorlardı. Yedikleri önlerinde yemedikleri ise arkalarında idi. Öyle günlük yemek tutarım şuydu, burada yersem biter o yüzden şurada birşeyler atıştırıyım en iyisi derdi yoktu. Ya da şimdi izin almayayım da, izinlerim yaza kalsın telaşı akla bile gelmiyordu.


Tüm çalışanlar istedikleri zaman izin kullanabiliyorlardı ama bir tek çalışan bile yoktu ki bu durumu suistimal edip yılda sadece bir ay çalışsın.. Ast üst vesaire de yoktu bu çalışma yerinde. Herkesin belirli sorumlulukları vardı ve kontrol gerektirmeksizin herkes bu sorumluluklarını yerine getiriyordu. Hastalandın işe gelemedin o halde rapor getir, dur senin performansını değerlendireyim de bir bakalım neler yapmışsın, sana biraz kötü davranayım da işinin kıymetini bil ve motivasyonun artsın, seni yetenek havuzuna almamayım da sen gör gibi, gibi ve gibi oyunlar ise hiç ama yoktu bu şirkette... Benim hayalimdeki bu şirkette, insan kaynakları biriminin sorumlu olduğu tek iş, ben çalışanlarımı daha nasıl mutlu edebilirimdi. İşten çıkartma, uyarı verme, yönetmelik ve kurallar hazırlama gibi hedefleri hiç olmuyordu. Çalışanlar da, ben katma değerimi nasıl arttırım derdindeydiler, diğer her türlü endişeyi bırakmışlardı..


Sonra bir anda, tıpkı küçüklüğümde annemin bana bağırdığı gibi, Hayali Küçük Ali misin nesin sen diye bağırdım kendime! Daha geçenlerde bir gün işe gelip ertesi gün bir e-posta ile ayağımı kırdım o yüzden istifamı kabul edin diye yazıp göz göre göre yalan söyleyen, karşısındakini ilk fırsatta aldatmaya çalışan, ya da geçmişte gördüğü korku yönetimini uygulayıp çalışanlarını sindirmeye çalışan yöneticileri sen bu şirkete koy da görelim dedim! Hayal kurmak ve istemek güzel, peki ya gerçekler. Hayali Küçük Ali, gerçekleri nasıl değiştireceksin?!


Ve bir kez daha anladım ki; aslında hayal ettiklerimizi gerçekleştirmek sade ve sadece bizim elimizde... Ama, biz o korku yönetimi ile saygıyı elde tutmaya çalışan yöneticilerden olmaya devam edersek, istemediğimiz bir iş olduğunda yürekli bir şekilde dile getirmek yerine yalanlara başvuran bir çalışan olursak, her fırsatta işimi nasıl suistimal ederimi kolluyorsak ya da her gün yataktan ben bu şirket için daha iyi ne yapabilirim diye kalkan bir İnsan Kaynakları Yöneticisi yada herhangi bir yönetici veya çalışan değil isek, benden söylemesi işimiz epey zor... Daha çok hayaller kurar ve kurdururuz bu gidişle... İçimizdeki Hayali Küçük Ali’ler de bir canlanır, bir söner... Bir severiz bu dünyayı bir kahrederiz. Bir gurur duyarız insanlığımızla, bir utanırız... Tıpkı şu anda olduğu gibi...



***


İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.


isimlemutluyum@mujdeozenen.com

diyelim@isimlemutluyum.com


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.