Meditasyon nedir? Ne değildir?

Geçen yazımda, Chopra Center’ın 21 günlük meditasyon programından uzun uzun söz etmiştim. Oradan yola çıkarak bu hafta da biraz meditasyon hakkında yazmak istiyorum. “Meditasyon nasıl yapılıyor?” sorusu son aylarda sık sık karşılaştığım bir soru oldu. Reiki yaptığım kişilere bazen “şiddetle” önermeme rağmen her zaman uzun uzun faydalarını anlatmaya fırsatım olmuyor. Belki bugün bunu biraz başarabilirim.


Bugün, meditasyonun ne olduğuna değineceğim. Önümüzdeki haftalarda faydalarını ve nasıl yapıldığını anlatacağım. Meditasyon yapmak için birçok metod var. Kişi kendisine en uygun bulduğu metodla başlayabilir ve tercihi dönem dönem farklılıklar gösterebilir. En önemlisi başlamak! İlk adım, niyet etmek ve bunun için her gün en az 10–15 dakikalık zaman ayırmak.


Meditasyonun amacı…

Binlerce yıldır yapılmakta olan meditasyon önceleri daha çok mistik ve ruhsal odaklı olmuşsa da, günümüzde daha çok, stresi azaltmak ve gevşemeyi sağlamakta başvurulan bir yöntem olarak tanınıyor. Amaç “çabasız bir çabayla” nefese odaklanarak vücutta gevşemeyi sağlamak ve aklımıza üşüşen düşünceleri durdurup, eriştiğimiz huzurlu sessizlikte ruhumuzun sesini duyabilir hale gelmeyi başarmak. Başka bir deyişle, vücudu ve ruhu optimum dengeye ulaştırıp, “merkezinde” olmanın verdiği dinginlik halinde öz benliğimizle uyum içinde olmamızı sağlamak.



Yapılan araştırmalar, aklımızdan günde ortalama 70 bin düşünce geçtiğini gösteriyor. Zihinsel yorgunluğumuzu bir düşünün! Meditasyonda bu düşünceleri durdurmak önceleri zor gelse de bunu başarmak mümkün. Bu boyuta ulaşmanın en güzel yanı eşi benzeri olmayan sakinlik ve huzur hali değil sadece. Hayata kattığı kolaylık en büyük getirisi. Her gün meditasyon yapmaya başladığımdan beri hayat öyle güzel “akıyor” ve mucizeler birbirini kovalıyor ki, bu amaçla kendime ayırdığım her dakika kendim için yaptığım en akıllıca yatırımdır diyebilirim.


Akordunuz yerinde mi?

Güzel bir benzetmeyle bunu daha iyi anlatabilirim sanırım. Vücudunuzu ve ruhunuzu bir enstrümana benzetelim. Bir gitar ya da keman olsun. Bir müzik eserini çalmadan önce ne yapmanız gerekir? Her şeyden önce enstrümanın akordunu yapman gerekir, değil mi? Çünkü çok hassastır; kısa bir süre önce akord etmiş bile olsanız birçok şeyin etkisiyle bozulmuş olabilir. Ve akordu yerinde değilse, en güzel parçayı çalsanız dahi, ona hakkını veremezsiniz. Hatta (bilerek ya da bilmeyerek) “kulağı tırmalayan” versiyonunu çalmış olursunuz. İşte hayatınız da böyle; “kulağı tırmalayan” versiyonuna razıysanız enstrümanınızın akordunu yapmanıza gerek yok. Çalın bir şeyler ve olduğu kadarına razı olun! Ama yok, eğer unutulmaz güzellikte bir konserdeymişçesine çalacaksanız parçanızı (yani hayatınıza hakkını verecekseniz) ve notalar sizi de çevrenizdekileri de büyülesin istiyorsanız, enstrümanınızın akordu çok büyük önem taşıyor. Bunun için birkaç dakikanızı ayırmayı ihmal ederseniz, sonuçlarına katlanmanız gerekiyor.


Hayatınızda yaşadığınız bir üzüntüyü de gitarın aniden kopuveren bir teline benzetelim. Yeni bir tel takar takmaz sihirli bir şekilde kurulamayabiliyor kaybolan denge. Zaman istiyor. Hatta yeni tel takıldığında daha çok özen istiyor enstrüman çünkü onun akordu diğerlerininkinden çok daha çabuk ve sıklıkla bozuluyor belli bir süre için. “Uyum sağlayana kadar” sıklıkla kontrol etmek gerekiyor, yani “yerine oturana kadar”.


Birazcık sabır!

Her gün akordunuzu yapmaya alışmanız biraz disiplin ve sabır gerektiriyor. Tavsiyem, ilk zamanlarda her gün yapmayı başaramasanız bile yılmamanız ve kendinizi yargılamamanız. Gün atlasanız da, uzun süre ara vermek zorunda kalsanız da kaldığınız yerden devam etmeniz.


İşin bir de şu kısmı var, ilk zamanlar meditasyonunuzun kalitesini derecelendirme ve yargılama eğilimiz olabiliyor. “Dün daha iyiydim ama bugün olmadı”, “Yeterince derinleşemedim”, “Bugünkü çok mu kısa oldu ne?” gibi sorularla boşuna kafanızı bulandırmayın. Meditasyonun iyisi kötüsü yok; o an elinizden gelenin (ruhunuzdan kopup gelenin) en iyisini yapmışsınızdır, ne olması gerekiyorsa o olmuştur, buna inanın. Özellikle grup meditasyonlarında düşülen bir hata kendi tecrübemizi sağımızda solumuzda oturanların tecrübeleriyle kıyaslamaktır. Oysa meditasyon tamamen kişiseldir, kıyaslamayın. Unutmayın, biz burada aklı devreden çıkarmaya çalışıyoruz ruhumuzun derinliklerine ulaşabilmek için. O halde meditasyonu akla uydurmaya çalışmak ve aklımızla yargılamak kadar yersiz bir çaba olamaz. En sevdiğim sözlerden birini söyleyerek sözlerime son vereyim: “ Su yolunu bulur.” Birazcık sabır!

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.