Bak git oğlum! Selülitlerimden uzak dur!

Nasıl bir memlekette yaşıyoruz anlamadım. Bunca sıkıntılı gündem arasında Gülben Ergen’in selülitlerini ağzımızı doldura doldura, iştahımız azalmadan konuşuyoruz. Herhalde toplum olarak bir akıl tutulması yaşıyoruz. Bunun başka bir izahı olduğuna inanmak sizce de zor değil mi?


Selülitler, bel çevresinde kalınlaşan simit, göz kenarlarındaki kaz ayakları, alındaki botoks bekleyen kırışıklıklar, sarkan gıdı, aşağı düşen popo, hiçbir zaman gençlik yıllarındaki gibi parlamayacak saçlar… Her aldığımız yaşla birlikte bu listeye yenileri eklenmiyor mu?


İstesek de, istemesek de, ‘Bak git oğlum! Benden uzak dur’ desek de, istemediğin ot dibinde biter misali, biz kaçtıkça yaşlanma belirtileri tarafından kovalanıyoruz.


Kimimiz bu değişimleri (dikkatinizi çekerim, kusur demiyorum) daha olgunlukla karşılıyor, kimimiz de reddediyoruz. Para dökseniz de, gitmediğiniz estetikçi kalmasa da gerçek değişmiyor. Yıllar bizi yıpratıyor, her şeyi yıprattığı gibi…


15 yıl önceki fotoğraflarıma bakıyorum. Hem de bilgisayarda büyüterek… Güldüğüm fotoğraflarımda kaz ayaklarım yine kırış kırış… Yandan çekilmiş fotoğraflarda ayva göbeğim ‘ben buradayım, beni de görün’ der gibi kendini gösteriyor.


Denize girerken ‘acaba kalınlaştım mı’ sorusu sadece bugünün değil, dünün de yanıt bulamamış sorusuydu. O yıllarda da bir şeylerden memnun değildim, şimdi de değilim. Mesela kemerli burnum… Ömrümün son çeyreği ondan şikâyet ederek geçti. Geçti de ne oldu? Törpületmeye cesaret edemeyince, kardeş kardeş yaşamaya devam ettim.


Etrafıma bakıyorum, arkadaşlarımın çoğu 40’ını geçmiş kadınlardan oluşuyor. Yavaş yavaş tansiyon, kolesterol ilaçlarına başlanmış, anti-aging kremlere ise bir servet ödeniyor. Bir araya gelinen öğle yemeklerinin olmazsa olmaz gündem maddeleri arasında uygulanan diyetler, cilt yenileme formülleri, botoks mu dolgu mu ikilemi, fazlalıkları saklayan korseler yer alıyor.


Artık kabul etmek şart oldu. 20 yaş döneminin kolajenini kremlerle sağlamak mümkün değil. Tabii, astronotların uzaydaki radyasyondan korunması için geliştirilen, kırışık gideren hatta 4 ay içinde yaşlanma belirtilerini tersine çeviren bu mucizevi kokteylli paylaşacak NASA’da çalışan bir yakınınız yoksa…


Kadınlarda genç kalma isteği bu kadar tavan yapmışken bunun peşini bırakacaklarını hiç sanmıyorum.


Ben aslında şunu merak ediyorum; öğretileriyle tüm insanlığa hümanizmi öğreten Mevlana bu topraklarda yaşamadı mı? Aynı toprağın, aynı hava ve suyun insanları değil miyiz? Kimse, Mevlana’nın “Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörülülükte deniz gibi ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!” sözlerini duymadı mı? Duyda da unutmak işine mi geldi?


Ben başkasının dibe gitmesinden, yaşlanmasından, selülitlerini ortaya çıkaran fotoğraflarla dalga geçilmesini, bu kadar keyif alınmasını anlamıyorum. Bunları yapanlara tek bir sözüm var; Edep ya hu edep…



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.