Toplum olarak "usanç" da birleştik!

Tatil bitti, yaz bitti…


Bedenleri ve ruhları buharlaştıran sıcaklar gitti. Eskiden olsa Eylül’le birlikte bir canlanma, bir kendine geliş, bir kıpırdanma, enerji patlaması olurdu.


Şimdi öyle mi? Elimi kaldırasım yok! Ruhum yerlerde sürünüyor…


Bedenim "dinlendir beni" diyor. İyi de zaten Haziran’dan beri pek bir şey yapmadım!


Zaten kiminle konuşsam aynı şikâyetleri onlardan da duyuyorum. Galiba bu usanç durumu toplumun ortak dili oldu…


Her şey, herkes bu kadar ayrışmışken "usanmış" da olsa bir konuda ortak bir duyguya sahip olmak bile güzelmiş…


İnsan yanında kendisi gibi düşünen birilerine ihtiyaç duyuyor.


Düşünsenize; siz oflarken, şikâyet ederken etrafınızdakilerin her şeyin yolunda olduğunu söylemeleri ne kötü olurdu…


Arkadaşlarımdan biri "derdim var" dediğinde "benim de içim içime sığmıyor, ben de çok mutluyum" diyebilir miyim?


Ya da aranızda diyeniniz var mı?


Vardır herhalde…

Çünkü artık birileri üzüldüğünde biz sevinir olduk. Birilerinin kaybı bizim kazancımız oldu. Birilerinin mutsuzluğu bizim mutluluğumuz oldu.

Allah aşkına söyler misiniz biz ne zamandan beri böyle olduk?


Çalışmak, iş yapmaktan değil bu tablodan dolayı elim kolum kalkmıyor.


Kirlenmeyeyim diye uzak kalmaya çalışıyorsun ama bu kez de sistemin dışına itiliyorsun. Biraz yanaşayım dersen ne için rahat ediyor ne de onlar seni kabulleniyor…


Kısacası sonbahar, güz yağmurlarıyla birlikte bu ruh halini daha da derinleştirdi.


Dört gözle Kasım’daki sert rüzgârları bekliyorum.


Belki hepimizi saran bu usançla birlikte ortalığa saçılmış, saçılmamış pislikler de temizlenir…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.