Hislerim tercümansız kaldı!

Bazen çok şey söylemek isterseniz, dilinizin ucuna gelir, susarsınız ya…


İşte ben bugünlerde öyle bir ruh halindeyim.

Fuzuli içinde bulunduğum ruh halini yüzyıllar önce öyle güzel özetlemiş ki; “Sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok!”

Cümleye bakar mısınız? Vay, vay, vay…


Nasıl bir anlam yüklemek istersen taşıyacak kadar geniş, büyük, kocaman, çok şey anlatan bir cümle değil mi sizce de?

İnsana "yaşanan pişmanlık duygusunun yanı sıra bir şey yapamamanın ezikliğini" bundan daha iyi özetleyen başka bir cümle olabilir mi?

Peki, bu durumlarda ne yapmalı?


Bence; dükkânı kapatmak, iletişimi azaltmak, her türlü alış-verişi en aza indirmek, ana karnına yeniden dönmek lazım…


Eskiden böyle bir psikolojiye girdiğimde sağa sola saldırırdım…


Saldırı derken kavga mavga değil…


İçsel kavga büyür, zararın kendine olur.


Şimdi öyle değil…


Önümde akan azgın nehre rağmen sakinim, durgunum. Yorulmuş durumdayım.


Elimi kaldırıp yel değirmenleriyle savaşacak halim yok.

Ülkede olup bitenler, çevremde yaşananlar da bu bıkkınlığı körüklüyor.

Bağırıp çağıranlara aslında gıptayla bakıyorum. Çünkü hâlâ bir şeylerin değişeceğine dair umutları var demek ki!

Ama benim o enerjim, umudum yok. O yüzden bırakın beni…


Ben depresyonumla bir süre kardeş kardeş yaşayayım. Karanlığın ucunda bir ışık belirirse haber verin, size katılayım.


Şimdilik huzurlarınızdan Fuzuli’nin muhteşem dizeleriyle ayrılıyorum: "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil; Çektiğim alamı bir ben bir de Allah’ım bilir…"

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.