İnsanımsılar ve insanlar…

Galileo Galilei, “Dünya dönüyor” dediği için Engizisyon tarafından önce ölüme sonra ömür boyu hapse mahkûm edildi. Daha sonra mahkumiyeti ev hapsine dönüştürüldü. Bir süre sonra gözleri kör oldu. Ve öylece öldü gitti adamcağız.


Aradan şunca yıl geçti. Şimdi Katolik Kilisesi özür diledi Galileo’dan. Şaka gibi.


Zannediyor musunuz ki vicdanları sızladığı için böyle yaptılar. Hayır canım! Olur mu?


Komik duruma düştüler de ondan. Çünkü artık bir ilkokul çocuğu bile bunu biliyor.


Dünyada iki türlü insan var: Bir “İnsanımsılar”, iki “Gerçek insanlar.”


İnsanımsılar, daha çok hayvansal içgüdüleriyle yaşarlar. Korkuyla hareket ederler.


Sahip olmak, onları korumak, muhafaza etmek, hatta başkalarının elindekileri zorla almak, çıkarları gerektiğinde yalan söylemek, kendisine benzemeyenleri dışlamak, onları düşman bellemek, tartışmaya ve düşünmeye kapalılık şeklinde kendilerini belli ederler.


Belli ki o dönemin Engizisyon üyeleri “İnsan” değil, “İnsanımsı” idiler.


Ama Galileo insandı. Araştıran düşünen biriydi. Bağımsızlığına ve insan onuruna düşkündü.


Kendisine sunulan doğruları körü körüne kabul eden biri değildi.


Belli ki Ortaçağda insanımsı sayısı bir hayli fazla, insan sayısı bir hayli düşük idi.


Nereden mi belli?


O dönemde Din Savaşlarında milyonlarca kişi öldü. Bunlar aynı dine inanan insanlardı. Biri Katolik, öbürü Protestan idi. Avrupa nüfusunun üçte biri vebadan kırıldı. Cadı oldukları gerekçesiyle binlerce kadın diri diri yakıldı. O dönemde tüm Avrupa’daki kitap sayısı dörttü ve onlar da zincirle bağlı tutuluyorlardı.


İsa, tüm diğer peygamberler gibi gerçek ve tam bir insan iken, onun sözlerini ve öğütlerini din haline getirenler, insanımsı idiler. Ne söyledi ve öğütledi ise tersini yaptılar. Konsül konsül toplanıp sonunda dinini tanınmaz hale getirdiler.


Bir insanımsı, sadece kendini ve en fazla ailesini düşünürken, insan, bütün insanlığı düşünür.


İnsanımsı, dininin sadece şekline saplanıp kalırken, insan, aynı zamanda dininin özünü kavramaya gayret gösterir.


İnsanımsı, başka insanlara göre yaşarken, insan, Tanrısal ilkelere göre yaşar. Bu ilkeler; adalet, eşitlik, koşulsuz sevgi gibi yasalardır.


İnsanımsı, bütün hayatını bir parça ekmek, barınmak için tüketirken, insan, öğrenmek, ilerlemek, sevmek ve anlamak için kullanır. İnsan, kendini sahip olduklarıyla özdeşleştirmez, malıyla mülküyle övünmez, kendini onlarla adam oldu sanmaz.


Oysa inanımsı öyle değildir, malıyla mülküyle, ailesinin çokluğuyla övünür.


İnsanımsının tartışılmaz kesin doğruları vardır. Onları delice savunmak ihtiyacındadır.


Çünkü onun doğruları onun varlığı gibidir. Doğruları değişince öleceğini sanır.


İnsan ise, doğruların zamana ve konuya göre değişeceğini bilir. Doğru bildikleri ile kendi varlığını eşit tutmaz.


İnsan, diğer insanlara yardımcı olmak için karşılıksız hizmet eder. İnsanımsı ise karşılık almayacağı birisi için parmağını kımıldatmaz.


İnsanımsılar toplu linçi severler. Sürüye uyup, her türlü kötülüğü yapıp, hiçbir vicdani sorumluluk hissetmezler. İnsan ise tek başına kalmayı, yalnız olmayı sever. Kendi vicdanı ile baş başa kalıp, kendi eylemlerinin sorumluluğunu kendi üstlenir.


İnsanımsılar gördükleri ve bildikleri şeylere çok fazla tutkun olurlar. Bu aşırı bağlılık onları kötülük yapmaya iter. İsimlerine, bildiklerine, sahip oldukları mala mülke çok fazla bağımlıdırlar. Onları kaybetmekten aşırı korkarlar.


Gerçek insan olmayı başaranlar içinse bunlar değerlidir ama çok da fazla değil. Bütün sahip olduklarını güzelce kullanırlar ama o kadar. Bunlara olduklarından fazla önem atfetmezler.


İnsanımsılar kendilerine benzeyenlere, tanıdıklarına karşı empati duyarlar ama yabancılara değil. İnsanlar ise bütün diğer insanlara karşı sorumluluk beslerler.


İnsanımsı, insanları ayırıp sınıflandırarak algılar. Onlara göre insanlar siyah, beyaz, iyi, kötü, dindar ya da dinsizdir.


Gerçek insana göre bütün insanlar, insan temelinde birleşirler.


İnsanımsılar hayatı güvenlik temelinde yaşarlar. Güvenli bir iş, uygun eş, güvenli bir hayat.


İnsanlar ise hayatı bir deney ve öğrenme alanı olarak görürüler. Bunu da hayattan zevk alarak, bir oyun keyfi ile yaparlar.


İnsanımsılar korku içinde bir hayat sürerken, insanlar sevgi içinde yaşarlar.




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.