Hep kafamın dikine gittim...

Geçenlerde, benden iki yaş küçük olan kız kardeşim, iş yerimi ziyaret etti.


Laf arasında bana, “Sen her zaman kafanın dikine gittin!” dedi. Ben, bu ve buna benzer sözleri daha önce çok duydum. Ama bir yargı cümlesi olarak…


Bu kez kardeşim, bunu bir övgü olarak söyledi. Ne yalan söyleyeyim biraz şaşırdım önce, sonra da hoşuma gitti bu saptama.


Doğru ya, ben hep kafamın dikine gittim.


Doğmayı istedim. “Yahu neden gidiyorsun? Böyle iyiydik.” dediler. Kafamın dikine gittim, doğmayı seçtim.


Benim kız olmamı bekleyen travmatik bir anne, soğuk ve kızgın bir baba ve sol beyin iki kardeşin içine doğdum. Harika oldu valla, kendimi buldum.


Üniversitede ilk kaydolduğum İktisat Bölümü’nden, daha ilk derste iktisat tanımına itiraz ettiğim için, daha o dakika ayrılmayı kafama koydum.


Tanım şöyleydi; “İktisat; kıt kaynaklarla, sonsuz istekler arasında denge kurma çalışmasıdır.” Bana göre de; kaynaklar da kıt değildi, istekler de sonsuz olmak zorunda değildi. Benim “İktisat” anlayışım bu değildi.


“Sen kim oluyorsun da bunu sorguluyorsun?” dediler.


Kafamın dikine gittim. Kaydımı konservatuara yaptırdım.


26 yaşında evlenmeye karar verdim. “Nasıl geçineceksiniz?” falan dediler. “Ayrı ayrı nasıl geçiniyorsak beraber geçinmeye devam ederiz.” dedim. Kafamın dikine gittim evlendim.


Sonra; ruhsal araştırmalar, din, felsefe, tarih, hipnoz konularıyla yakından ilgilenmeye başladım. Kimse bu iş için bana, ne diploma ne aferin ne de para verdiği için değil, sadece öğrenmeyi sevdiğim için.


“Bırak bu boş işleri, doğru dürüst bir iş tut.” dediler.


Ben kafamın dikine gittim.


45 yaşımda, evliliğimde mutlu olmadığımı fark ettim. Boşanmaya karar verdim. Tüm arkadaşlar karşıma dikildi (gerçekten karşıma). “Madem evlenecektin neden boşandın?” gibi garip bir soru sordular.


Ben kafamın dikine gittim boşandım. Sonra, o karşıma dikilip bana hesap soranların yüzde doksanı teker teker boşandılar.


Ben yine kafamın dikine gittim.


Sonra oturup bir kitap yazayım dedim. Çevremdeki insanlar “Ne kuantumu, ne kitabı?” falan dediler. Kafamın dikine gittim yazdım. Kitap on yıldır raflardan inmiyor.


Tekrar evleneyim dedim, “Acelen ne, iyi düşündün mü? Bak, önceki evliliğini düşün, neticede hepsi aynı.” dediler. Dinlemedim ben tekrar evlendim.


Kafamın dikine gittim. Şimdi bir can yoldaşım, harika da bir kız çocuğum var. İyi ki de evlenmişim.


“Kitaplarımı kendi yayınevimden çıkarayım” dedim. “Beceremezsin, bu iş tecrübe ister. Bak falan kişi de senin gibi düşünmüştü, şimdi pişman.” dediler.


Kafamın dikine gittim. Kurdum yayınevimi. Çok şükür, her ay belli bir gelir getiriyor bana. Kendi evlatlarımın yani kitaplarımın yönetimini de elime almış olmanın verdiği huzuru yaşıyorum.


Sonra da “Bir film yapayım!” dedim. “Deli misin? Çıldırdın mı? Bir sponsor bul. Sen bu işleri bilmezsin.” dediler. Uğraştım yaptım filmi. Valla çok da güzel oldu. Bir sürü masraf ettim. Hala borçlarımı ödemeye devam ediyorum.


Bana “Tamam artık, sen bir yapımcı oldun!” dediler.


Hep öyle yaptım kafamın dikine gittim.


Neyimin dikine gidecektim ki?

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.