Kaç santim olduğu önemli mi?

İki doğumun daha hikayesi

yazımda



Doğum - 3




Sabah 7’de bir gebe 3. doğumu başladığı için hastaneye gelmişti. Ben 9’da odasına geldiğimde yatakta sol yanına yatıyor, bir yakını da beline masaj yapıyordu. Ebeler "Yeni muayene ettik, 4 cm" dediler ama yüz ifadesi, beden duruşu 8 cm gibiydi. Hızla ilerleyeceğini düşünerek poliklinikte bekleyen hastalarımın yanına gittim.



Öğle arası oldu ama ebelerimiz ne doğuma çağırdı, ne de bebek doğdu diye haber verdiler. Servise gebenin bulunduğu hasta odasına merakla gittim. Tamamen aynı durum ile karşılaştım. Arada gezmiş, biraz pilates topuna oturmuş, biraz diz-dirsek pozisyonunda durmuş ama ben geldiğimde yine sol yanına yatıyor, aynı yakını aynı şekilde beline masaj yapıyordu. Sadece gebe çok daha yorgun ve umutsuzdu. Muayene ettim, hala 4 cm açıklığı vardı.



"Böyle olmayacak, ortam değiştirmek lazım" diye düşünerek doğumhaneye geçmeye karar verdik. Yolda bir durup pencereden baktık, asansör yerine merdivenden indik. Doğumhane kapısından girerken yakınının yüzündeki kaygıyı gördüm. Bu kaygının gebeye yansıyacağını bildiğimden "Sen istersen burada bekle, biraz yalnız olmak ona iyi gelebilir" dedim, kabul etti. Gebe, ebe ve ben içeriye girdik ve çok kısa bir süre sonra bebek geldi.



Sonradan ebe hanım, ben yakını ile konuşurken ve onlar önden giderken gebemizin ona "onun hiç çocuğu yok ki" dediğini söyledi. Yakını dediğim kadın, (nesi olduğunu hatırlamıyorum, galiba görümcesiydi) yıllarca tedavi ve 4 tüp bebek denemesi sonrası çocuk sahibi olmak için uğraşmaktan vazgeçmiş biriymiş. Gebemiz çocuğu olamayan birinin yanında ve onun desteğinde 3. çocuğunu doğuruyordu. Daha doğrusu doğuramıyordu. Ne zaman ki bu engel ortadan kalktı, gebe rahatladı, bebeği bırakabildi. Bence o yanında olmasaydı çoktan saat 10 gibi doğurmuş olacaktı.






Doğum - 4




Poliklinikte hastalarıma bakarken daha önce sezaryen olmuş takipli bir gebem, "birkaç saattir karnım bir tuhaf oluyor" diyerek geldi. "Doğum kasılmaları mı dedim?", "Hayır!" dedi ama yüzü ve duruşu bana doğum başladığını düşündürdü. "Muayene edelim" dedim, "gerek yok, idrar yolu enfeksiyonudur, geçer." dedi. Israrım üzerine baktım ve gerçekten 6-7 cm açıklığı olduğunu gördüm. Öyle güzel bir muayene bulgusu vardı ki, kısa bir süre sonra bebek doğar hissi veriyordu. "Hadi gözün aydın, sezaryen olmana gerek kalmadı, zaten bebek geliyor" demem ile tüm yüz ifadesi değişti. "İyi de sezaryenliyim, ya birşey olursa?"


Yani şu aşamadan sonra sezaryen yapmak SSVD (sezaryen sonrası vajinal doğum) yapmaktan daha riskli ama nasıl anlatacağım? Tamam, sen yukarı çık, yatışını ve hazırlıklarını tamamlayınca bir daha bakarız, bebek o zamana gelir muhtemelen, ama gelmiyorsa yaparız sezaryenini dedim. Hızla tüm hazırlıklar tamamlandı.


Bir daha muayene ettim, rahim ağzı açıklığı 4 santime gerilemiş, bebeğin başı yukarda. Annenin tüm doğum modu gitmiş. Doğum durmuş.





Kıssadan hisse:

Doğum bir BIRAKMAdır. Gevşeme ve izin vermedir. Annenin psikolojisi bu süreçte belirleyici bir role sahiptir ve doğum yolculuğunda nerede olduğunuzu muayene bulgularındaki santimler belirlemez. 10 santimlik bir yol değildir doğum. İnişli çıkışlı, yavaşlamalı ve hızlanmalı bir süreçtir.




Doğumun 3 aşaması vardır.


1. Doğum yolu açılır,

2. bebek gelir,

3. bebek kucağa alınır ve onunla tanışılır, koklaşılır.


Birinci aşama önce belli belirsizdir, sonra dalgalar hızlanır.


Gebenin bilmesi gereken bu kadardır. Kaç santimmiş, kaç saat olmuş, başı inmiş mi... Bunlar ebenin ve doktorun işidir. Bırakın onlar işini yapsın, siz sadece gevşeyin, gevşeyin, gevşeyin...




Yine de bu santim meselesi çok gündeme geldiği için ne olduğunu, ne anlama geldiğini biraz açıklayayım:



Dalgalar sırasında rahim kasları rahim ağzını çekerken bebeği de aşağı doğru iter. Bebeğin başının basısı da rahim ağzını genişletir. Rahim ağzı aktif bir şekilde açılan bir organ değildir.



4-5 cm olana kadar 1. evrenin belirsiz aşaması (yani Latent faz) kabul edilir. Kiminde bu günler sürer, kimi doğumu başladığını hissedene kadar çoktan bitmiştir. O yüzden 4 cm olana kadar aslında doğum başlamış kabul edilmez. Ama gebe olur, 6 cm açıklık ile günlerce dolaşır, gebe olur 2 cm ile aktif bir şekilde doğum eylemindedir.



Aktif eylem başladıktan sonra genel kural olarak saatte 1-2 cm açıklık bekleriz. Bu süreç ilk doğumlarda daha yavaş işler, daha önce doğum yapmış olanlarda daha hızlı. Ama yine, gebe olur ilk doğumu olmasına rağmen hızla doğum yolu tam açılır, gebe olur 3. doğumunda bu süreç saatler alır (bakınız yukarıdaki 3. doğum)



Yukarıdaki ifadelerde dikkatinizi çektiyse yüz ifadesi, beden duruşu, ruh hali gibi başka kriterlerden bahsettim. Doğumun hangi aşamada olduğunu belirlemede bunlar da kullanılır. Ya da kullanılmalıdır demeliyim, çünkü ölçülebilir ve somut olanları, görece ve net olmayan kriterlere her zaman tercih etme eğilimimiz var. Doğumun takibinde rahim ağzının kaç santim olduğunu ölçebilirsiniz ama diğer kriterleri siz yorumlarsınız. Bunu belirlemede de gözlem yapacak zaman, bilgi ve tecrübe gerekir. Oysa birkaç muayenede herkese santim nasıl ölçülür öğretilebilir. Bu bulgu doğum takiplerine dosyaya kısaca (tek sayı olarak) yazılabilir. Çok sayıda doğum takip eden bir ebe nöbeti devrederken sadece santim ile doğumun ne aşamada olduğunu aktarabilir. O yüzden sağlık personeli muayene bulgusunu çok kullanır. Bu takipteki en önemli şey olması sebebiyle değildir.


Gebeler ise rahim ağzı açıklığının tek ve sabit bir kriter olduğunu düşünürler. "Şu kadar saatte 6 cm olduysam daha şu kadar var doğuma" diye hemen hesap yaparlar. Muayene bulgunuzu merak ediyorsanız soracağınız soru, “kaç santim olmuş" değil "ilerliyor muyuz?" olmalı. Doğum bazen durur, bazen geriler. Bunun hep bir sebebi vardır. Genelde sebep bedeninizin size dinlenmek için fırsat sunmasıdır. Bunu bir lütuf gibi düşünüp iyi değerlendirmek gerekirken biz moralimizi bozuyoruz. Dinlenince doğum kaldığı yerden devam edecektir.


Bazen de doğumun durmasına ya da gerilemesine sebep olan bir sebep vardır. Bu da genellikle doğum 4’te olduğu gibi korkudur, gerginliktir. Bunu da moral bozucu bir sebep yapmadan aşmak için uğraşmak gerekir. Elinizden geleni yapıyorsunuz, olabilecek en rahat ve gevşek halinizdesiniz, dalgalar güçlü geliyor ama hala doğum ilerlemiyorsa o zaman artık gerçek bir patoloji mevcuttur, işte o zaman tıbbın devreye girip en uygun tedaviyi belirlemesi daha doğru olur. Bu ilaçlar da olabilir, sezaryen de. İşte nerde ne düşünülmeli, hangi durumda hangi tedavi uygundur, burası ebelerin, doktorların görev alanıdır.



Bırakın onlar işini yapsın, siz sadece gevşeyin, gevşeyin, gevşeyin...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ben doğumu beklerken ebeler muayene etti ve basıkms dogumu çok zor olur diye yanımda konustular ben istesemde istemesemde piskolojikmen enerjim sfırlandı nasıl gevşeyebilirki insan o an
    CEVAPLA
  • Misafir Çok iyi anlattınız harika zınız
    CEVAPLA
  • Misafir Şu yazınız ne güzel, ne kıymetli bir hizmet! Can-ı gönülden teşekkür ediyorum Semra Hanım!
    CEVAPLA
  • Misafir hocam artık doğumlara girmediğiniz için çok şanssız hissediyorum bir gebe olarak :(
    CEVAPLA
  • Misafir gerçekten çok faydalı güzel bir yazı. teşekkürler.
    CEVAPLA
  • Misafir Kalemine sağlık Ne güzel yazmışsınız
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.