Bana "çekeceksin" diyor

Merhaba Yeşim hanım,


Ben 23 yaşındayım. Size bir okur değil de bir evlat olarak yazıyorum. Doğrudan konuya gireyim, başınızı ağrıtmayayım. Bugüne kadar iki tane ilişkim oldu. Şu anki ilişkimle birlikte üç. Gerçekten kafayı yemek üzereyim. Her ilişkimde de bu benim başıma geldi, genellikle üzülen taraf hep ben oldum. Genellikle umursamayan tarafsa hep karşı taraf kızlar oldu. Bazen düşünüyorum, acaba çok mu değer veriyorum ama "benim yapım böyle" diyorum içimden. Bir önceki ilişkim tam 3 yıl sürdü. Bu süre içinde bana o kadar kötü davrandı ki, o kadar narsistçe davrandı ki belki de buna ergence diyeceksiniz, mide rahatsızlığı yaşadım. Yani çok zor günler geçirdim, tabii en sonunda ayrıldım. Sonra aradan aylar geçti ve aşka olan inancım yavaş yavaş sönerken birisiyle tanıştım ve yeniden sevdim. Gerçekten sevdim kişiliğıni, karakterini. İlk başlarda gerçekten çok güzel gidiyorduk ama sonralardan ilk baştaki tanıdığım kız ile şu anki kız arasında çok büyük fark var. Yani bana böyle 1-2 saat geç yazıyor. Ben ise ona hemen cevap veriyorum neden geç yazıyorsun diye soruyorum. Bana şu işim vardı bu işim vardı diyor. Yani sürekli telefona bakıyorum, açıp açıp telefonu kontrol ediyorum acaba mesaj yazmış mı diye. Biz şu an uzak mesafe ilişkisindeyiz. Yaklaşık 12 ay oldu. Bir buluşma planlamayı düşünüyoruz, buluşmayı düşünüyoruz. Ama çok tartışma içerisine giriyoruz. Tartışma içerisine girdiğimiz problem değil ama sürekli kendi hatalarını kabul etmek istemiyor. Ama sürekli sürekli benim hatalarımı benim yüzüme vuruyor. Çok aşırı gerginleşti ve aşırı sinirlenmeye başladı. Dedim ya önceden böyle değildi, bir anda sonradan olmaya başladı. Gerçekten çok yoruldum. Geçmişte çok acılar çektim. Zaten şiddet için de büyüdüm, çocukluk travmalarım oldu. Annemle babam boşandılar. Doğrudüzgün kimseye güvenemiyorum, gerçekten yardıma ihtiyacım var. Size bir evlat olarak yazıyorum. İlişkide kaygılı bağlanma stiline sahibim. Lütfen bana yardım edin. Sizi bir anne gibi gördüm ve yazdım. Beni sevdiğine eminim ama beni çok üzdüğünü düşünüyorum. Bir sıcak bir soğuk yapıyor ve bana "Ben kızım, trip atarım. Sen de erkeksin, çekeceksin" diyor. Eğer bana yardım ederseniz de etmezseniz de Allah sizden razı olsun. Saygılarımı, şükranlarımı sunuyorum.


Yeşim Tijen'in yanıtı;


"Dünyada Fransa diye bir ülke yokmuş da Fransızmışım gibi dolaşıyorum"

Gülten Akın


Merhaba sevgili okurlar,


Her insanın bu hayatta bir keşfi var, o da aklımızı keşfetmek. İnsan önce kalbini çok sonrada aklını keşfediyor ve "Buldum!" diye bağıramıyor olsa da düşünmeye, sorgulamaya, öngörebilmeye, kendini yönetmeye başlıyor. İşte o zaman zamana ve hayata ait oluyor. Kendini bu dünyaya yabancı hissetmiyor. Bunu başarabilen insanlar hayatla büyük kavgalar içinde olmazlar. Maalesef bu keşfi herkes yapamıyor. Dolayısıyla da kendiyle ve hayatla kavgası bitmiyor. Siz de sevgili oğlum, Allah'ın hepimize verdiği ve 'kullanın' dediği aklı kullanmayı öğrenerek hayatınızı güzelleştirebilirsiniz. Yaşadığınız hayatın güzelliklerinden nasibinizi alabilirsiniz. Evet, insanın çocukluğu kendini bulana değin onun peşinden gelir. Ne zaman ki siz artık kendinizi iyi yanlarınızla kötü yanlarınızla kabul eder, seversiniz; aklınızı kullanmaya başlayarak hayatınızda güzel adımlar atarsınız. Kendinize güveninizi kazandıkça, kendinize yettiğinizi öğrendikçe çocukluğunuz şiddet ve üzüntü içinde geçmiş olsa da o çocukluğun sizde bir hükmü kalmaz. Artık o geçmişe gülümseyerek el sallayabilirsiniz. Çünkü hem kendinizi hem geçmişinizi yenmişsinizdir. Bunun adı kendine güvenmek, bunun adı kendine inanmak, kendini sevmek ve kendinden umudu olmak, kendini yönetebilmek. Zannettiğiniz kadar zor bir şey değil ama kendi üzerinde çalışmak emek istiyor. Zaten hangi güzel şey emeksiz olur ki? Her şey emek istiyor ve hayatınız boyunca o emeği istiyor. Şu an size uzak gibi gözükse de bu söylediklerim siz kendinize izin verirseniz aynen böyle gelişecektir yavrum. İçinizdeki geçmişin kasvetini dağıtmak, ruhunuzu iyileştirmek için bolca mizah içeren kitaplar okuyun, filmler izleyin. Bunlar hem ruhunuza hem insanlarla olan iletişiminize faydalı olacak, aynı zamanda hayatın kasvetinden arınmanıza yardımcı olacaktır. Bir duruma kafanızı taktığınızda o durum hakkında doğru ve objektif bakıyor, düşünüyor muyum yoksa abartıyor muyum diye sorgulamalısınız ve ehvamlara düşmek yerine sorun olmadığını tespit ettiyseniz rahatlama durumuna geçebilmelisiniz. İşte bunu yapabildiğinizde kendinizi de yönetmeye başlamış oluyorsunuz. Bunu yapamazsanız bu olumsuz durumların devamına izin vermiş olur, hayatınızı ziyan edersiniz.


Sizin de fark etmiş olduğunuz üzere insanın en büyük derdi yaşam boyu kendiyle. Kısaca "Çocukluk travmalarınızı kendinizi geliştirerek, kendinize güven kazanarak, emek vererek aşarsınız" diyerek geçtik detayına... Siz kendinize yönelerek, kendinize karşı objektif olarak vakıf olacaksınız. İlişkilerinize yansıyan tarafı kaygılı bağlılık kısmı da bu sorunları aşarsanız geçebilecek bir durumdur yavrum. Önceleri her ilişki güzeldir, sonra sonra karakterler ortaya çıkınca didişmeler başlar. Zaten kaygıli bir insan olduğunuzdan sürekli bir kaygı ortamı yaratmaya meyillisinizdir. Bu kaygılı hallerinizle ilişkide mutluluk rüzgarları estiremezsiniz. Huzursuzluk yaratırsınız. Hal böyle olunca da trip rüzgarları estirirsiniz. Evet, daha geçen haftalarda trip konusunu işlemiştim. Kadınlar ve genç kızlar -onlar da küçük birer kadındırlar- trip atarlar. Triple erkeği istedikleri kıvama sokmaya çalışırlar. Yine orada bir cümle kurmuştum "atana değil, attırana bakmalı" diye. Sevgiliniz size sık sık trip atıyorsa sizi değiştirmek istediğinden atıyordur, sizde olumsuz olarak tespit ettiği özelliklerinizi değiştirmek adınadır tripleri... Bu triplerde haklı olduğu taraflar varsa ve siz de bunu görüyorsanız o zaman kendinizi bu konuda değiştirirsiniz. Tabi ki şöyle de bir gerçek var, sorunlar triplerle aşılamaz. Konuşa konuşa çözümlenme yoluna gidilir. Zaten güven sorunu yaşayan biri için uzak mesafe ilişkisi yaşamayı seçmek bu tarz düşüncelerinizi abartmanıza yol açmıştır. Güvensizlik durumları yaşamak için nedenler olmalı. Sizi sevdiğine inandığınız ki sevgi hissedilen bir duygudur, o duyguyu hissediyorsanız kendinizi acabaların eline teslim etmekten kaçınmalısınız. Sebepsiz yere güven sorunu yaşıyorsanız kendinize güven duyacağınız doneleri göstererek bu duygulardan arınmayı başarabilmelisiniz. Aklınızdan sinek kovalar gibi olumsuz düşünceleri kovalamalısınız. Geldikçe kovaladıkça gelmemeye başlayacaklardır. Hadi diyelim ki gerçekten böyle bir durumla karşılaştınız. Yaşadığınız her durumu aşabilecek gücünüz olduğunu bilerek hayatınıza bakmayı bilmelisiniz. Mesela öleceğimizi biliyoruz ama yaşamaktan vazgeçiyormuyuz. Öyleyse hayatta her şeyin olacağını bilmeli ama yaşamdan, güvenmekten de vazgeçmemeliyiz. Mümkün olduğunca düzgün tercihler yaparsanız, ilişkilerinizde seçici olursanız fazla üzülmezsiniz. "Yeter ki kız olsun yanımda" diyerek ilişki yaşarsanız her yaşanacağı da önceden kabul etmiş olursunuz. 23 yaşındasınız ve üç ilişki yaşamışsınız. Bu sizin kaygılı bir yapınız olmasına rağmen ilişkilerinizi sürdürebildiğinizi gösteriyor. Karşı taraf da sizde güzel bir şeyler bulmuş anlamını taşımaktadır. Demek yabana atılacak bir genç değilsiniz yavrum. Bu duruma buradan bakarsanız kendinize güveninizi kazanmaya şimdiden başlarsınız. Sevmek sevilmek, bunlar güzel olsa da sizin yaşlarınızda bir tek kendinize bağlanmalısınız. Kendinize daha çok yönelmeli, kendinizle ilgili olumlu adımlarınızı atma gayretinde olmalısınız. Yoksa kendinize çelme takarsınız. Evet, yaşadığınız ilişkilerde kız arkadaşınıza değer vermeniz güzel bir meziyet ama sizden değerli olmamalıdır. Aşırı değer kişiyi şımartıyor ve ilişkiyi onun idare ettiği hale getiriyor. Siz mesaj yazdınız, o ise cevap yazmakta nazlanıyor mu? Burada bilerek bir hareket vardır. "İşim vardı" açıklaması yetersiz kalır. Siz gençler mesaj yazmakta süper hızdasınız. Bir kaç saniyesi de mi yokmuş? İçiniz içinizi yese de oralı olmamayı, kendinizi tutmayı, kendinizi meşgul etmeyi öğrenerek onu önemsemediğinizi göstermelisiniz ki herkes kendine bir gelsin, değil mi? Bu da erkek tribi olur.


"Gülerken yüzüne

Aşıyor geçmişin acılarını

Kendini yarına değiştiriyor."

Gülten Akın


Hayata olumlu güzel düşüncelerle duygularla bakmadan hiç bir şeyi ne geçmişi ne geleceği düzeltebilirisiniz yavrum. Bu dünya, umut dünyası. Hepimiz umutlarımızla yaşamaktayız. En çok da kendinizden yana umutlu olmalısınız. Çok gençsiniz ve kendinizle, hayatınızla ilgili yapacak çok işiniz olmalı. Odak noktanız kız arkadaşınız olmamalı. Beni bir anne olarak görmüşsünüz. Ne mutlu bana. Benim evladım olduysanız ben oğluma hep şöyle derim; Oğlum "anne çok çalışmam lazım işim çok. Çok da yorgunum" der. Ben de "çalış oğlum, uyuma sakın. Şimdi çalışacaksın, inşallah sonra rahat edeceksin" derim. Oğlum da bana "Anne ya bir kere de oğlum çalışma. Gel, dinlen demezsin" der. Bunlar benim iki çocuğumla ilgili ufak diyaloğumdan küçük bir örnek. Kızıma da "sen yaparsın" derim. Siz de isterseniz kendiniz aşarak yenilenebilirsiniz. Eğer artık benim oğlum olduysanız, size de tavsiyem "çabuk yazdıklarıma dikkat ederek kendinizi toplayın" olacaktır. Geçmişin acılarına sığınmayın. Geçmiş bugün yaptıklarınızla geçmişe gömülecektir. Bir anne tavsiyesi; siz başarabilirsiniz oğlum, hadi kendinizi kendinize gösterin. Sonra da bana tekrar yazın. Sizde o güç var. Göreyim sizi.


Sevgiler sevgili okurlarıma...




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.