“Yöneticimizi sevmek çok mu zor?”

İş hayatında sıklıkla kullanılan bir söz vardır “Birbirimizi sevmek zorunda değiliz, saygı duymamız yeter” diye... Ben hayatımda bu kadar gerçekçi olmayan bir söz daha duymadım açıkçası... Sen; haftanın beş ya da altı gününün, en az sekiz saatini beraber geçir, sonra da sevmesen de olur, saygı duy yeter de... Bana sorarsanız bu lafı kim çıkartmışsa hayatı ve insan doğasını hiç ama hiç anlayamamış...


“İşimi çok seviyorum. Benim tek sorunum yöneticimle... Bu kadar senedir beraber çalışıyoruz ama ben hala onu sevmeyi beceremedim. Sanırım o da bana karşı aynı duyguları besliyor... Sizce onu sevmeyi başarabilir miyim? Ya da sevmemeye devam ederek bu iş yerinde çalışmaya daha ne kadar katlanabilirim?” Rumuz: Yöneticimle başım dertte


İnsanın varoluş çabasının büyük bir bölümü; sevmek ve sevilmek üzerinedir desem çok da yanlış bir şey söylemiş olmam sanırım... Hiç kimsenin sizi sevmediği, sizin de kimseye karşı sevgi beslemediğiniz bir hayat düşünün... Düşünmesi bile zor, öyle değil mi?


Sevmek; ilk önce kendini sevmekle başlar. Her insan özünde kendini sever. Bu kendinde sevmediği özellikler yoktur anlamına gelmez tabii ama dip toplamda her insan kendini çok sever. Aksi takdirde zaten hayatını sürdürmesi imkansızdır. Sonra en yakınımızdakileri sevme ihtiyacı içine gireriz. Sevebilirsek ve sevilmeyi de başarırsak hayatı beraber yaşamaya devam ederiz. Aksi takirde zaten orada uzun zaman duramayız...


İş hayatında da sevmek; ilk önce işini sevmekle başlar. Bunu yöneticini sevmek ve beraber çalıştığın iş arkadaşlarını sevmek takip eder... İş hayatında, kalabalık bir insan topluluğu içinde olduğumuzu düşünürsek; herkesi, her yönüyle ve her davranışıyla sevmek tabii ki çok da mümkün bir şey değildir. İşte burada da dip toplam devreye girer. Dip toplamda yöneticinizi ve iş arkadaşlarını seviyorsanız, onların da sizi dip toplamda sevdiğine eminseniz, o iş yerindeki varoluş çabanız belirli ölçüde tamamlanmış olur.


İş arkadaşlarımızı sevmek yöneticimizi sevmekten her zaman daha kolaydır. Çünkü aranıza mesafe koymanız daha kolaydır. Ama yöneticimizi sevmemek... İşte bu durum, bir iş yerinde varolmanın en zor yollarından biridir. Size sürekli neyin nasıl yapılması gerektiğini söyleyen ve çoğu zaman koşulsuz şartsız direktiflerini yerine getirdiğiniz birine sevmeden nasıl katlanırsınız, orada nasıl var olmak istersiniz ki?


İşte işin en zor tarafı da budur… Yöneticimizi sevmek zordur ama sevmeden de yaşamak mümkün değildir. Çalışanlar iş yerlerini veya işlerini değil yöneticilerini terk eder diye çok güzel bir söz vardır. Ama bana sorarsanız bu söz biraz eksiktir. Evet, çalışanlar yöneticilerini terk eder ama sadece sevmedikleri yöneticilerini... Peki yöneticimizi sevmek neden bu kadar zordur? Bundan daha da önemlisi, yöneticimizi nasıl sevebiliriz?


Sevmenin özünde anlamak ve empati kurmak yatar. Anlayamadığımız, onun yerine kendimizi koyup, davranışlarını yorumlayamadığımız birini sevememiz mümkün değildir. Yöneticileri anlamak ve onların hissettiklerine ve yaptıklarına karşı empatik yaklaşmak her zaman çok kolay değildir. İşte bu yüzden de yöneticimizi sevmek çoğu zaman zordur. Bu noktada, yöneticimizle ne kadar vakit geçirir, onun davranışlarını ne kadar anlamaya çalışırsak o ölçüde onu sevmeye yaklaşmış oluruz. Burada yine dip toplam bir sevgiden bahsediyorum tabii. Yöneticinizi her yönüyle sevmenizden değil... Unutmayın, kendinizde bile sevmediğiniz özellikler varken bir başkasının her özelliğini sevmeyi beklemek hiç de mantıklı bir yaklaşım değildir. Biraz daha ileri gideyim; yöneticinizin sizin hiç onaylamadığınız hatta nefret ettiğiniz özellikleri bile olabilir. Ama bu yine, sizin onu dip toplamda sevmeyeceğiniz ya da sevemeyeceğiniz anlamına kesinlikle gelmez.


Şimdi size soruyorum; bir insanı sevmek mi daha kolaydır sevmemek mi? Hangisi sizin için hayatı çekilmez kılar? Peki ya yöneticinizi sevmek... Ya yöneticinizi anlamak ve sonrasında sevmek sandığınızdan daha kolaysa? Sizce de iş hayatı ve o hayat içinde mutlu bir şekilde varolmanın keyfi bunu denemeye değmez mi?



***


İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.


işimlemutluyum@mujdeozenen.com

diyelim@işimlemutluyum.com

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Müjde hanım, Ben sizinle aynı fikirde değilim. Saygılarımla Gökçen Samsa
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.