Kaygım arttı, aman bulaştırmayayım!

Domuz gribi yeniden görülmeye başlamış. Acaba ülkemizde can alır mı? Kızıma grip aşısı yaptırırsam bağışıklık sistemini alt üst edip ITP hastalığının tekrar etmesine neden olur muyum? 38 derece ateşle ciğerleri dışarı çıkarcasına öksürüğü sinüzitten mi yoksa bronşitten mi derken kafayı yedim. Bunlara benim vücudumun verdiği riskli sinyaller de eklenince kaygım arttı ayrıca kızıma da bulaştırdım.


Kızım, küçükken kötü rüyalar görmemek için uyumak istemiyordu. (Ah kızım ah, insan büyüyünce kötü rüyaları uyanıkken de görüyor. O yüzden bundan kaçış yok! Kabullen, rahat et!) Onu dua ederek, güzel şeyler düşünerek uykuya dalarsa kötü rüyaları kendimizden uzaklaştıracağımıza ikna ettim. İşe yaradı. (Ama ben de durum kötü… Keşke söylediklerim kendi üzerimde de etki bıraksa ama neredeeee?)


Bir ara okul gezilerine gitmek istemiyordu. Çünkü trafik kazası geçirmekten korkuyordu. “Yaralanırsam, bir yerim kanarsa kabullenebilirim ama ya ölürsem diye korkuyorum” diyordu.


Şu Mayalılar yüzünden de az sıkıntı çekmedik geçen ay… “Dünyanın sonu gelir mi, ya gerçekten ölürsek” diye başlayıp sonu gelmeyen cümleler karşısında bir ara pes ettim. “Boş ver kızım, nasıl olsa geride kimse kalmayacak, endişeye mahal yok!” dedim ama pek faydası olmadı. Bu yaşta bir çocuğun ölümü düşünmesinden, her an kendisine bir şey olacağından korkmasından endişe ettim.


Bir psikiyatra danıştım. Çocuklarda kaygı ve korkunun olabileceğini ama bunun takıntıya dönüşmesi durumunda destek alınması gerektiğini söyledi. Kaygı problemiyle baş etmek için 4-5 seans bir uzmandan yardım aldık. Sonuç gayet iyiydi. Ama her olay kaygısını tetikliyor ve biz başa dönüyoruz.


Bu konuda kızımı suçlamıyorum çünkü kaygı düzeyi yüksek bir anne olarak kaygımı kızıma da bulaştırdığımı düşünüyorum. Anlayacağınız, kaygının kaynağı benim…


Her akşam ekranda çocuklarının arkasından ağlayan analarla, kaçırılan çocuklarla, ölüm bilançolarıyla karşılaşıyoruz. Sadece haberleri izlemek bile kaygımızı yeterince arttırıyor.


İnsanın böyle bir duyguyla mücadele etmesi ne zor! Ben çok zorlanıyorum. Kaygı düzeyim nedeniyle hala her uçak yolcuğunda ömründen ömür gidiyor.


Kaygı bulaşıcı bir duygu olduğundan aman dikkat diyeyim!


Tecrübeyle sabittir. Hayatınızı zindana çevirmek istemiyorsanız; kaygılanmayın, rahatlayın… Sizin rahatlığınız çevrenizdekileri de olumlu etkileyecektir. Ben bunu tecrübe ettim mi? Henüz değil! Ama deli gibi istiyorum.



28 Şubat’ı 1 Mart’a bağlayan gece yarısı saatler 24.00’ı gösterince bir bardak alıp “Mart içeri, dert dışarı” denir ya; ben bu sefer "Mart içeri, kaygı dışarı” diye bağırıp, bardağı öyle kıracağım. Kim bilir belki bu yıl işe yarar…



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.